Asityağmurları, özellikle sanayi devriminden sonra kükürt ve azot gazlarının atmosferde hızla birikmesiyle etkisini hissettirmeye başlamıştır. İlk olarak ise 1852 yılında sanayinin beşiği olan ingiltere ‘de Robert Angus Smith adındaki K12NETÖğrenci Bilgi Sistemi kurumumuzda öğrenim görmekte olan öğrencilerimizin eğitim-öğretimleri ile ilgili çok kapsamlı bilgi içeren bir veritabanıdır. Sistem üzerinde izleyeceğiniz bilgiler resmi bilgi olarak değerlendirilemez ve yasal geçerliliği yoktur. Bugün 23 Ocak 2017 tarihinde Resmi Gazete'de alınan acele kamulaştırma kararı ile ilgili olarak büyük bir endişe ve üzüntü içerisindeyiz. Çerkezköy ve Silivri ilçelerimizde NTVYüksek Meteoroloji Uzmanı Gökhan Abur 'asit yağmuru' ve kar yağışına ilişkin değerlendirmelerde bulundu. Abur, asit yağmuru ile ilgili iddialara, "Çok yoğun bir sis olsaydı asit yağmuru görülebilirdi" dedi. Yarın yağmurun başladığı ilk dakikalarda kirlerin yere ineceğini de belirten Abur, bunun canlılara zarar 6 Yakıtların (araç ve meskenlerde) kalitesi kontrol edilmeli, 7- Hava kirliliğine dayanıklı bitkiler ekilmeli, 8- Bacalara filtre takılmalı, 9- Araçların bakımı zamanında yapılmalıdır. dersimiz.com. Asit Yağmurları kimya dersi nasıl oluşur nedir zararları alınabilecek önlemler kimya ders notu konu özeti çalışma MeteorolojiGenel Müdürü İsmail Güneş, asit yağmurları, sınır ötesi kirlilik konusunda çalışmalar yaptıklarını ve ilk kez 1999'da Ankara Çamkoru'da yağmur suyu örneği toplama M0bDM5. Asit yağmurlarının oluşumu fosil yakıtlarıyla ilgilidir. Sanayi bölgelerinde enerji tüketimi bir hayli fazladır ve bu bölgelerde kömür ile petrol fosil yakıtlarından kükürt ile azot gibi gazlar açığa çıkmaktadır. Meydana gelen gazlar su buharı ile beraber tepkime haline girerler. Kar, sis, yağmur ve çiğ gibi doğa olaylarıyla beraber yeryüzüne ulaşırlar. Normal olarak yağmurun Ph sabiti Bu oranın altındaki yağışlar asit yağmuru olarak adlandırılır. Asit yağmurlarının tam olarak zirve yaptığı dönem; sanayi devrimiyle beraber ortaya çıkmıştır. Atmosferde birikmiş olan azot ile kükürt gazları asit yağmuruna neden olmuştur. İlk defa 1852 senesinde İngiltere’de bir bilim adamı olan Robert Angus Smith, asit yağmurları ve hava kirliliği arasındaki bağlantıyı fark etmiştir. Sanayinin asit yağmurlarını zirveye taşıdığını ortaya çıkaran bilim adamı, bu yağmurların her bölgeyi tehdit ettiğini ortaya çıkarmıştır. Sanayisi gelişmiş olan ülkelerin başında; Çin ve Rusya gibi bölgeler bulunmaktadır. Fosil yakıtlarıyla ortaya çıkan asit yağmurları atmosfer hareketlerini olumsuz şekilde etkilemektedir. Asit yağmurlarının zararlı etkilerinden korunmak için; 1997 senesinde 160 ülkenin katılımıyla Kyoto Protokolü imzalanmış ve azot, karbon oranlarının düşürülmesi istenmiştir. Bu kurallara Çin devleti sıcak bakmamıştır. Sanayi özellikle de Çin tarafından oldukça önemlidir. Çin’de ortaya çıkan asit yağmurları tarımı büyük ölçüde etkilemektedir. Bu nedenle bir kriter getirilerek asit yağmurlarının önüne geçilmeye çalışılmıştır. Asit yağmurları belli başlı alanlara daha fazla zarar verir. Bu alanlardan en önemlileri de; tarım bölgeleridir. Ayrıca ormanlık alanlara da zarar veren asit yağmurları; toprağın yapısını tamamen bozar. Toprakta yer alan magnezyumu derinlere iteleyen asit yağmurları, kalsiyumu da büyük oranda azaltırlar. Bitki örtüsünde bulunan yeşil alanlar asit yağmurları nedeniyle zarar görür. Asit yağmurları sadece toprağa değil, aynı zamanda akarsulara da zarar verir. Suda yer alan asit dengesini bozan asit yağmurları balıkları da etkiler. Balıkların etkilenmesi dolaylı olarak insanları da etkilemektedir. Havada yer alan sülfat insanlara solunum yolu ile kolayca geçer. İnsanların bir çok hastalığa yakalanma sebebi havadaki sülfatla ilişkilidir. Astım ve kanser gibi hastalıkaların sebebi havadaki sülfattır. Ekili arazileri etkileyen asit yağmurları günümüzde özellikle de Japonya bölgesinde etkisini hissettirmektedir. Japonya’da ekili olan tarım alanları her sene asit yağmurlarından büyük ölçüde zarar görmektedirler. Ortaya çıkan ürünlerden beslenen insanlarda asit yağmurları nedeni ile çeşitli hastalıklara yakalanmaktadır. Sanayi devriminin Çin’de daha fazla hissedilmesi Japonya’yı bu nedenle etkisi altına almaktadır. Çin’de yüksek oranlara ulaşan hava kirliliği asit yağmurları nedeniyle daha fazla artmaktadır. Bu nedenle insanlar ağızlarına maske takarak dışarı çıkmakta ve hava kirliliğinden büyük oranda zarar görmektedirler. Hala önlem almaya sıcak bakmayan Çin; bu sayede insanların canını tehlikeye atmaya devam etmektedir. Çin’den sonra hava kirliliğinin yoğun şekilde yaşandığı bölgelerden biri de; Rusya’dır. Rusya’da hava kirliliği oranları yüksek seviyelerde olup insanların sağlığı her sene biraz daha tehlike altına girmektedir. Sanayinin yoğun olduğu bölgeler arasında bulunan Rusya; çeşitli önlemler almaya hazırlanarak asit yağmurlarının etkisini azaltmayı amaçlamaktadır. Tarihi eserlerin bozulmasına da zemin hazırlayan asit yağmurları; bu eserlerin yapısında bulunan maddelerin çözülmesine neden olur. Dolayısı ile tarihi eserler zarar görür. Asit yağmurları toprakta yer alan alüminyumun çözülmesine sebep olur. Ağaç köklerinin topraktan tam olarak besin alamamasına sebep olur. Meyve veren ağaçlarda bu durum açıkca kendini belli eder. Asit yağmurlarının önüne geçebilmek için termik santrellerinin kullanımı yerine enerji kaynakları değiştirilmelidir. Bunun yerine yenilenebilir enerjiler kullanılmalıdır. Güneş enerjisi, rüzgar enerjisi gibi havaya ve toprağa zarar vermeyen enerji kaynaklarından faydalanılmalıdır. Asit yağmurlarına karşı önlem olarak orman yangınlarının önüne geçilmelidir. Doğada uygun olan her alanı ağaçlandırmak asit yağmurlarına karşı alınacak en iyi önlemlerden biridir. Özellikle de şehir içinde bir yerden başka bir yere giderken toplu taşıma vasıtalarından faydalanılmalıdır. Şahsi araç yerine toplu araçlara binmek atmosfere daha az zarar verir ve asit yağmurlarının etkilerini azaltır. Havayı çok fazla kirleten kömür, kaçak yapıdaysa havaya daha fazla zarar verir. Bunun için kaçak kömür kullanılmamalıdır. Kömür kendi başına atmosfere oldukça zararlı bir maddedir. Sanayi tesislerinde kullanılan bacalara mutlaka filtre takılmalıdır. Filtreler ortaya çıkan zararlı gazların etkisini azaltır. “Asit Yağmuru” terimi, atmosferde normal miktarlardan daha fazla nitrik ve sülfürik asit içeren kuru ve yaş çökeltilere verilen genel bir isimdir. Öncülleri olan ve asit yağmurları için gerekli kimyasal koşullara neden olan şartlar, volkanlar ve çürüyen bitki örtüleri gibi doğal kaynaklar olabileceği gibi fosil yakıtlarının yanması sonucu birincil olarak ortaya çıkan sülfür dioksit SO2 ve nitrojen oksitler NOx nedeni ile de, yani insan eliyle de ortaya çıkabilmektedir. Örneğin Amerika’da, kabaca sülfür dioksitin üçte ikisi, nitrojen oksitlerin ise dörtte biri, kömür gibi fosil kaynakları yakarak elektrik üreten santrallerden gelmektedir. Asit yağmurları, bu gazların atmosferde su, oksijen ve diğer kimyasallar ile etkileşime geçip çeşitli asidik bileşimler oluşturması sonucunda meydana gelmektedir. Sonuç sülfürik ve nitrik asitten oluşan yumuşak çözeltilerdir. Elektrik tesislerinden ve diğer kaynaklardan sülfür dioksit ve nitrojen oksit gazları salındığında, var olan rüzgarlar bu gazları ülkelerin her tarafına hatta ülke dışına yüzlerce kilometre öteye götürebilmektedirler. Islak ÇökeltilerIslak çökelti, asit yağmurları, sisler ve karlardır. Eğer havada bulunan asidik kimyasallar rüzgarlar sayesinde havanın nemli ve yağışlı olduğu bölgelere götürülürlerse, asitler yere yağmur, kar ya da sis halinde düşmektedirler. Bu asitli sular yerin yüzeyinde ve yerin altına doğru aktıklarından, pek çok bitki ve hayvanı etkilemektedirler. Bu etkinin büyüklüğü pek çok faktöre bağlıdır. Örneğin suyun ne kadar asidik olduğu, asit yağmurunun gözlemlendiği toprağın kimyası ve asit yağmurlarına direnç kapasitesi ve bu suya bağımlı yaşayan balıkların, ağaçların ve bütün diğer canlıların türü, asit yağmurlarının ne kadar etkili olabileceğini gösterebilecek kimi ÇökeltilerHavası kuru olan bölgelerde asidik kimyasallar toza ve dumana karışabilirler ve toprağa kuru bir çökelti halinde düşebilirler. Bu alanlarda kimyasallar toprağa, yere, ağaçlara, binalara, evlere, arabalara vb. yapışırlar. Yüzeylere yapışarak biriken bu kimyasallar, daha sonradan gelen bir yağmur fırtınası ile yüzeyden koparak toprağın üstünde ve toprağın içerisine doğru akan bir hale gelebilmektedirler. Yüzeyde biriken kimyasalları alıp götüren bu su çok daha asidik olabilmektedir. Atmosferdeki asidik kimyasalların aşağı yukarı yarısı toprağa kuru çökeltiler halinde tekrar Yağmurlarının ZararlarıAsit yağmurları göllerin ve akıntıların asitleşmesine sebep olurlar ve yükseklerde yaşayan ağaçlara örneğin iki bin feetden yüksekte yaşayan alaçamlara ve hassas orman topraklarına zarar verirler. Dahası asit yağmurları, tekrar inşa edilemeyecek tarihi binalar ve heykeller de dahil olmak üzere binaların yapı malzemelerinin ve boyalarının bozulmalarını hızlandırırlar. Yere düşmeden önce sülfür dioksit SO2 ve nitrojen oksit NOx gazları ve bunların türevleri olan sülfatlar ve nitratlar, toplum sağlığına gözle görülür zararlar verirler ve hayat kalitesini yağmurlarının tek tek balıklara zarar veren veya onları öldüren, balık popülasyonunun sayısını azaltan, su kütlesinden belirli bir türü tamamen ortadan kaldıran ve biyolojik çeşitliliği azaltan çoklu etkileri vardır. Asit yağmuru bir nehrin etrafındaki toprağa düşüp nehre doğru aktığı zaman, bu topraklarda bulunan alüminyum serbest kalarak nehre veya göle karışır. Bu nedenle nehrin veya gölün pH’ı düştükçe yani asitliği arttıkça, içerisindeki alüminyum miktarı da artar. Hem düşük pH hem de yüksek alüminyum, balıklar için zehirlidir. Bununla beraber düşük pH ve yüksek alüminyum seviyesi balıkları öldürmese bile onlarda kronik bir stres oluşturur ki bu da balığın zayıf ve küçük kalmasına, yiyecek ve yaşam alanı için rekabet edememesine yol açar. Bazı tür bitki ve balıklar asitliği artmış suları tolere edebilmektedirler. Ancak diğer bazıları asitliği artan sulara dayanamayarak yok olurlar. Genelde türlerin genç bireyleri çevresel etkenlere yetişkinlerden daha hassaslardır ve bu etkenlerden daha çok etkilenirler. Örneğin pH 5 iken balık yumurtalarının geneli çatlayamaz. Daha düşük bazı pH’larda bazı yetişkin balıklar da yaşayamaz. Hatta bazı asit göllerinde balık yaşamı yoktur. Biyolojik organizmalar ve onların yaşadıkları çevrenin toplamına ekosistem denir. Bir ekosistemde yaşayan bitkiler ve hayvanlar çok yüksek oranda birbirlerine bağımlılardır. Örneğin asit yağmurları nedeni ile asitliği artan bir gölde kurbağalar görece asitliğie çok daha dayanıklı olabilirler ancak onlar tükettiği böceklerin, örneğin mayıs sineğinin, asitliğe olan toleransı daha az olduğundan yaşayamayacaktır ve bu da kurbağaların besin kaynaklarından bir kısmının yok olması anlamına gelecektir. Sulak bir ekosistemde yaşayan pek çok balığın, bitkinin ve böceğin birbirleri ile olan bağı nedeniyle pH’da veya alüminyum seviyelerinde olabilecek değişiklikler bütün ekosistemi etkiler. Bu nedenle göllerin, nehirlerin ve bataklıkların asitlik oranı arttıkça bu sularda yaşayan bitki ve hayvan türleri ve sayıları da yağmurları genellikle ağaçları doğrudan öldürmez. Bunun yerine yapraklarına zarar vererek, beslenme imkanlarını azaltarak ve toprak vasıtası ile zehirli olan maddelere ağaçları maruz bırakarak onları zayıflatırlar. Pek çok zaman ağaçların zarar görmesi ya da ölümü, asit yağmurlarının bu gibi etkilerinin yanında bir ya da birkaç diğer tehdidin de beraberinde oluşması ile görülür. Bilim adamları asit yağmurlarının topraktaki yararlı besinleri çözerek, daha ağaçlar ve diğer bitkiler onları kullanamadan bu besinlerin uzaklaşmalarına sebep olduklarını bilirler. Ve yine ortaya çıkan alüminyum gibi kimi bazı zehirli maddeler de ağaçlar ve diğer bitkilere zarar vermektedirler. Bu iki zararlı etkinin birleşimi, yani hem yararlı besinlerin uzaklaşması hem de zararlı kimyasalların ortaya çıkması bitki hayatına zarar verir. Öte yandan ağaçların bulunduğu topraklar asit yağmurlarına dayanıklı olsalar dahi asit yağmurları bu ağaçlara zarar verebilmektedir. Özellikle yükseklerdeki ağaçlar asit yağmurlarından daha fazla maruz kalırlar çünkü zehirli gazların bulunduğu bulutlar yüksek kesimlerde daha çok toplanma eğilimdedir. Daha sonra asit yağmurları bu ağaçların üzerine düştüğünde yapraklarındaki ve iğnelerindeki yararlı bazı maddeleri de beraberinde götürür. Bu yararlı maddelerden yoksun kalan yapraklar nedeni ile ağaçlar kış soğuğu çevresel faktörlere karşı daha kırılgan ve duyarlı bir hale yağmurları temiz yağmurlar gibi görünür, kokar ve tatları da temiz yağmurlar ile aynıdır. Asit yağmurlarının insanlara zararı doğrudan olmaz. Bir asit yağmurunun altında yürümek veya asit yağmurları nedeniyle pH’ı düşmüş bir gölde yüzmek ile temiz bir yağmur altında yürümek veya temiz bir gölde yüzmek arasında bir fark yoktur. Ancak asit yağmurlarına sebep olan sülfür dioksit SO2 ve nitrojen oksit NOx gibi gazlar insan sağlığına zararlılardır. Bu gazlar atmosferde sülfat ve nitrat partikülleri oluşturmak üzere etkileşimlere girerler ve rüzgar vasıtası ile uzun mesafeler kat edebilirler. Üstelik bu partiküller insanlar tarafından akciğerler vasıtasıyla solunabilirler. Pek çok bilimsel araştırma, bu zararlı ince partiküller ile insanlarda görülen hastalıkların astım ve bronşit gibi kalp ve akciğer rahatsızlıklarından kaynaklanan erken ölümlerin arasında bir ilişki olduğunu göstermektedir. İlginizi Çekebilir Ana Sayfa Sözlük Asit Yağmurları Nedir ?Asit yağmurları, fosil yakıtların yakılmasıyla oluşan yağışlardır. Özellikle endüstriyel faaliyetlerin ve enerji tüketiminin fazla olduğu yerlerde yakılan, kömür ve petrol gibi fosil yakıtlardan, azot ve kükürt gazları açığa çıkmaktadır. Oluşan bu gazlar bulutlardaki su buharıyla tepkimeye girerek sülfürik ve nitrik asitleri ortaya çıkarmakta oluşan bu asitler ise kar, yağmur, çiğ ve sis gibi doğal olaylar sonucunda yeryüzüne ulaşmaktadır. Normal koşullar altında oluşan yağmurların pH değeri Bunun altında bir değere sahip olan yağış asit yağmuru olarak yağmurları, özellikle sanayi devriminden sonra kükürt ve azot gazlarının atmosferde hızla birikmesiyle etkisini hissettirmeye başlamıştır. İlk olarak ise 1852 yılında sanayinin beşiği olan ingiltere’de Robert Angus Smith adındaki bilim adamı asit yağmurları ile hava kirliliği arasındaki ilişkiyi fark etmiş ve sanayinin bu yağışları tetiklediğini ortaya koymuştur. Bu yağışlar sadece oluştuğu bölgeyi etkilememektedir. Öyleki Çin, Doğu Avrupa, Rusya gibi bölgelerde fosil yakıtların aşırı şekilde kullanılması atmosfer hareketleri sonucunda bir çok ülkeyi etkilemektedir. Bu nedenle 1997 yılında 160 ülkenin katılımıyla Kyoto Protokolü imzalanmıştır ve bu protokola göre her ülke azot ve karbon salınımını 1990 yılındaki düzeylere düşürmek zorundadır. Ancak Çin Halk Cumhuriyeti bu protokola sıcak bakmamaktadır. Çünkü sanayi Çin ekonomisi açısından çok önemlidir. Çin’den yayılan azot ve kükürt gazları atmosfer hareketleri sonucunda Japonya’ya asit yağmurları olarak düşmektedir ve Japonya tarımı bu yağışlardan zarar görmektedir. Bundan dolayı Japonya her yıl ücretsiz olarak Çin’e fabrikalar için baca filtresi yağışlar, fabrika, motorlu araçlar, termik santraller gibi insan faaliyetleri sonucunda oluştuğu gibi yanardağ faaliyetleri gibi doğal olaylar sonucunda da meydana Yağmurlarının EtkileriAsit yağmurları, tüm çevreye zarar vermektedir ancak bundan en çok etkilenen ormanlar ve tarım alanlarıdır. Bu yağışlar toprağın yapısındaki magnezyum ve kalsiyum gibi bitki gelişiminde önemli olan elementleri yıkayarak derinlere taşınmasına sebep olur. Bunun sonucunda ağaçlar ve diğer bitkiler topraktan yeteri kadar faydalanamaz ve Yağmurlarının Etkileri Genel Olarak Şunlardır;Göllere ve akarsulara düşen asit yağmurları, sudaki asit dengesini bozar ve balıkları etkiler. Balıkların bu durumdan etkilenmesi besin zinciri yoluyla bizleri de etkilemektedir. Havada bulunan sülfat solunum yoluyla alınmakta ve bronşit, astım, kanser gibi çeşitli hastalıklara neden olmaktadır. Topraktaki alüminyumun çözülmesine neden olur ve ağaç köklerinin besinlerden faydalanmasını engeller. Mermer, kumtaşı veya kireçten yapılan ve içerisinde kalsiyum karbonat bulunduran tarihi eserlere zarar Yağmurlarının Etkisini En Aza İndirmek İçin Alınabilecek önlemler;Enerji üretiminde kullanılan termik santrallerin yerine, yenilenebilir enerji kaynaklarının kullanımı yaygınlaştırılmalıdır. Güneş Enerjisi, Jeotermal Enerji, Rüzgar Enerjisi vs. Orman yangınları engellenmeli, yeşil alanlar yaygınlaştırılmadır. Şehir içi ulaşımlarda özel araçların yerine toplu taşıma araçları kullanılmalıdır. Havayı olduğundan fazla kirleten kaçak kömür kullanımının önüne geçilmelidir. Endüstriyel tesislerinin bacalarına filtre takılmalıdır. Araçların bakımı zamanında yapılmalıdır. Post Views 796Bu Habere İfade Gönderebilirsin !Benzer Yazılar - 1544 Güncelleme - 1544 Havadaki kirlilik sonucu oluşan yağışların yeryüzünü bulması son derece tehlikelidir. Bu kirlilik sonucu oluşan pH'ı 5,6 olan yağışlara asit yağmurları denmektedir. Peki, asit yağmurları nasıl önleriz? Asit yağmurlarından nasıl korunuruz? Fosil yakıtların yanması sonucu oluşan yağışlara asit yağmurları denir. Endüstriyel sektörde süregelen faaliyetlerin sonucunda ortaya çıkan enerji tüketim fazlalığı olan yerlerde yakıt için kullanılan kömür, petrollerden ortaya kükürt ve azot gazları ortaya çıkmaktadır. Bu gazların açığa çıkmasıyla bulutlardaki buharla tepkime oluşturarak nitrik ve sülfirik asit oluşur ve oluşan bu asitler de yağmur, sis, kar ve çiğ gibi doğal olaylarla tekrar yeryüzüne yağar. Normal yağmurların pH değeri 5,6 olarak belirir. Bu değerin altında olması halinde yağışlar asit yağmuru olarak ortaya çıkar. Daha çok sanayi devriminden sonra azot ve kükürt gazlarının atmosferde birikmesi sonrasında daha çok hissedilir hale gelmiştir. İngiliz R. Angus Smith hava kirliliği ve asit yağmurları arasında oluşabilecek bağlantıyı fark ederek sanayinin de bunun oluşmasında çok fazla etkisi olduğunu belirtmiştir. Asit yağmurları sadece bulunduğu bölge değil birçok yerde oluşabilmektedir. Doğu Avrupa, Çin ve Rusya da fosil yakıtların aşırı kullanımı sonucunda asit yağmurları birçok ülkeyi etkilemiştir. 160 ülkenin katılımı ile1997 yılında ’Kyoto Protokolü’’ imzalanarak; azot ve kükürt salınmasını 1990 yılında bulunan düzeye indirilmesi zorunluluğu getirilmiştir. Çin bu protokole sıcak bakmayarak, sanayisinde aynı şekilde devam etmiş ve bu suretle azot ve kükürt salınımı Japonya’da yoğun asit yağmurları oluşmasına neden olmuştur. Bu yüzden Japonya’nın tarımına zarar vermesi Japonların her sene ücretsiz bir şekilde Çin’e baca filtresi vermesi ile sonuçlanmıştır. Asit yağmurları; motorlu araçlar, fabrika ve termik santral gibi insanlarla ilişkili olarak ortaya çıkmasının yanında doğal olarak yanardağların faaliyetleri sonucunda da oluşabilmektedir. Asit Yağmurları Nasıl Etki Yapar? Asit yağmurları çevrede bulunan her canlıya ve doğaya etki eder; en çok tarım alanları ile ormanlar zarar görür. Asit yağmurları nedeni ile toprağın içeriğinde bulunan kalsiyum ve magnezyum elementlerinin yıkanmasına ve derinlere inmesine neden olmaktadır. Bu durumun ortaya çıkması ile de; ağaçlar ve bulunan diğer bitkiler de etkilenerek topraktan fayda sağlayamaz hale gelir ve kurumaya yüz tutar. Havadaki sülfatın solunum yoluyla vücuda girmesi ile astım, bronşit, kanser gibi hastalıklar ortaya çıkmaktadır. Asit yağmurlarının; akarsulara ve göllere düşmesi ile suda bulunan asidik denge bozularak balıkların etkilenmesine neden olur ve besin zinciri yoluyla da insanları etkiler. İçerisinde kalsiyum karbonat barındıran tarihi eserler; kumtaşı, kireç ve mermerden yapılması nedeniyle zarar görür. Toprakta alüminyum çözülmesi yaparak ağaç kökleri besinlerden faydalanamaz duruma gelir. Asit Yağmurları Nasıl Azaltılabilir? Yenilebilir enerji kaynaklarına ağırlık verilmesi; güneş enerjisi, rüzgar enerjisi, jeotermal enerji ve termik santrallerin azaltılması gereklidir. Yeşil alanların daha fazla oluşturulması ve orman yangınlarının önüne geçilmesi şarttır. Toplu taşım araçlarının yaygın olarak kullanılması ve özel araçların mümkün olduğunca kullanılmaması önemlidir. Hava kirliliğinin artışına neden olan kaçak kömür kullanımının durdurulması gerekmektedir. Endüstriyel faaliyet gösteren fabrika bacalarına filtre takılması zorunlu olmalıdır. Araç bakımlarının düzenli yapılarak, kötü gaz çıkışı önlenmelidir. Bireysel olarak daha duyarlı davranmak ve özel araçların az kullanılması ve bu konuda bir ailede birkaç araç değil tek araç olması gereklidir. Asit yağmurlarının zararları canlılara etkisi,insan sağlığına etkisi ve eski mimari yapılara olan etkisi şeklinde üç ayrı başlıkta ele alınabilir. Asit yağmuru toprağın kimyasal yapısını ve biyolojik koşullarını etkilemektedir. Toprağın yapısında bulunan kalsiyum, magnezyum gibi elementleri yıkayarak taban suyuna taşımakta, toprağın zayıflamasına ve zirai verimin düşmesine neden olmaktadır. Toprağın asitleşmesine en çok katkıda bulunan maddeler, atmosferde birikme sonucu toprağa geçen kükürt bileşikleridir. Azot bileşikleri ise bitkilerin özümseyeceği miktardan fazla olduğu zaman toprağın asitleşmesinde rol çevre üzerinde dolaylı olmakla birlikte yine çok önemli etkilerinden biri de, endüstriyel faaliyetler sonucu oluşan asit nemidir. Toprağa ya da göl yataklarına inmiş civa, kadmiyum ya da alüminyum gibi zehirli maddelerle tepkimeye girebilmekte ve normal koşullar altında çözünmez sayılan bu maddeler, asidik nemle tepkimenin sonucunda, besin zinciri ya da içme suyu yoluyla bitki, hayvan ve insana ulaşıp toksik etkiler yaratmaktadır. Ağaç köklerinin besin toplama yeteneğinin bozulmasının sorumlusu da gene asitleşme sonucunda toprakta harekete geçen şehirlerin çoğunda insan yapısı bina ve anıtlara asit yağmurlarının yaptığı zararın göstergesi çoktur. Tarihi yapılar, binalar, açık metal yüzeyler, boya kaplamalar ve bazı plastikler, sülfürdioksit ve yağışın sulandırdığı bu asitten dolayı bozulma gösterir. Bitkiler Üzerine Etkileri Asit yağmurları, yaprakların stomalarından girerek yaprağın su dengesini sağlayan sitoplazmanın asitleşmesine neden olurlar. Ağaçlar ve ıspanak gibi yaprağı yenilen sebzelerde SO2, yaprak yüzeyini plastik bir örtü halinde kapatır ve fotosentez faaliyetini engeller. Bunun sonucunda su kaybeden yaprak kısa sürede ölür. Ayrıca zamanla zayıflayan ve yaprak kaybeden ağacın üst kısımları seyrekleşerek rüzgar perdesi görevini yapamaz ve ağaç rüzgardan devrilebilir. Böylece ağaçların yeşil sürgünleri gelişmeyip kurumakta, yaprakları dökülmekte, çiçek ve meyve vermemektedir Takahama ve ark., 1992. Toprak Mikroorganizmaları Üzerine Etkisi Toprağa düşen asit yağmurları, toprağın pH dengesini bozduğundan toprak mikroorganizmaları bu durumdan olumsuz etkilenerek aktivitelerini dolayısıyla yaşamlarını sürdüremezlerKızıloğlu, 1995. İnsanlar ve Hayvanlar Üzerine Etkisi Fosil yakıtların yanması sonucu bileşimlerindeki kükürt, SO2 ve So3’ ün toplamını ifade eden SOx emisyonuna dönüşür. İnsanlarda solunum yolu enfeksiyonlarına, kalp rahatsızlıklarına neden olan SOx emisyonu atmosferde yağmurla birleşerek asit yağmurları olarak yeryüzüne döner. Fosil yakıtların yanmasıyla oluşan NOx emisyonu ise solunum sonucu asite dönüşerek insanlarda akciğer dokusunu tahrip etmektedir. Bu gaz CO2 gibi bir sera gazıdırAnonim i, 2003. Asit yağmurlarının yer altı, yer üstü ve içme sularına karışması, toprak ağır metalleri ile tepkimeye girmesi, bitkiler ve balıklar üzerindeki etkilerine bağlı olarak bu unsurların kullanılması sonucunda insan bünyesinde asit maddelerinin depolanmasına ve bunun sonucunda guatr, ülser, kronik bronşit, astım ve amfizeme gibi hastalıkların oluşmasına sebep olmaktadırKızıloğlu ve Bilen, 2000. Sudaki Hayat Üzerine Etkisi Yapılan incelemeler, asit yağmurlarının ABD’nin kuzeydoğusu ile Kanada, Norveç, İsveç ve İngiltere’deki birçok su ekosisteminde asitleşmeye yol açtığını günümüzde İsveç’teki toplam 18 bin gölün asitleşmiş olduğu, bunların %25’inde canlı hayatının bittiği belirtilmektedirVeziroğlu, 1998. Tarihi Eserlere Etkisi Tarihi eserlerin yapımında kalsiyum karbonatın şekilleri olan mermer, kireç ve granit gibi taş türleri kullanılır. Kumtaşındaki kum tanecikleri kalkerli bir madde ile bir arada durdukları için asit yağmurları ve hava kirleticilerinin etkisiyle kum taneciklerinin zamanla döküldükleri gözlenir. Mermer, kireç taşı ve kalkerli kum taşı gibi taşlardan yapılan tarihi eserler asit yağmurlarına karşı daha hassastır. Tarihi eserlerin asit yağmurlarından etkilenmesinde, yağmurun pH’ ı, yağış süresi ve ortamın sıcaklığı da önemlidir. Özetlemek gerekirse asit yağmurları toprak ve su özelliklerinin bozulmasına, dünyanın oksijen deposu ormanların yok olmasına, nehirlerde ve göllerde canlı yaşamının sona ermesine, sanatsal yapıların zarar görmesine, insan sağlığının olumsuz yönde etkilenmesine neden olmaktadır. KAYNAK Eflatun, A., 1994. Tarihi Eserler Üzerine Asit Yağmurlarının Etkisi, Yüksek Lisans Tezi, Elazığ. Kızıloğlu,T., 1995. Toprak Mikrobiyolojisi. Atatürk Üniversitesi Ziraat Fakültesi. Yay. no 180, Erzurum. Veziroğlu, N., 1998. Asit Yağmurlarının Çılgınlığı. Mimari Üniversitesi Temiz Enerji Arş. Ens. Müd. Çev Noyan, Ekoloji Çevre Sayı 27. Hava Kirliliği Ve Asit Yağmurlarının Çevre Ve İnsan Sağlığı Üzerine Etkileri; Ali İhsan İlhan - Cihan Dündar - Nezahat Öz - Hülya Kılınç

asit yağmurları ile ilgili resim