Selim Kırgız. 4.9 Puan. 515 Fal. Geldiğim yer enerjinin başladığı coğrafya. Atalarımızdan kalma psişik güçlerimiz bakmak ve görmek arasındaki farkı bize öğretti. Üzerimize düşen de bildiklerimizi evrende ihtiyacı olanlarla paylaşmak oldu. İyi olmak benim tek dileğim, ve ben iyi edince iyi oluyorum. Herinsan, satın alma davranışını etkileyen kişilik özelliklerine sahiptir. Kotler, marka kişiliğini, belirli bir markaya atfedilebilecek spesifik insan özelliklerinin karışımı olarak tanımladı. Jennifer Aaker aşağıdaki beş özelliği tanımladı: 1. Samimiyet (aşağıya doğru) 2. Heyecan (cesaret) 3. Yetkinlik (güvenilir) 4. İnternetin doğası gereği sınır tanımayan özelliği ile dünyanın her yerindeki bilgiye ulaşma ve tüm dünyaya kendini ifade etme olanağı tanıyan bir yapıya sahiptir. İnsanların hayatlarının bütün detaylarını tüm dünyayla paylaşmalarını sağlayan Facebook ve Twitter gibi sosyal paylaşım siteleri utanma duygusunu yok TasarımcıNe Demek? Öncelikle tasarım, belirli bir alanda fırsat yaratma ya da bir soruna çözüm üretme fikrinden yola çıkılarak oluşturulan düşüncenin, bir çalışma metoduyla planlanması ve somutlaştırılma çalışmasıdır. Temelde ise yaratıcı sürecin kendisini anlatan plana bağlı kalarak herhangi bir ürün ya da Sizler de daha sıkı bir karın için kliniğimize başvurarak işlem hakkında detaylı bilgi alabilirsiniz. Kişinin vücudu ile barışık olması çok önemlidir. Kendini seven ve özgüveni yüksek kişiler her alanda ve her ortamda başarılı olurlar. Etrafında sevilir ve saygı görürler. Bağlamabüyüsü sadece bir insanı büyü yapılan kişiye bağlama işlemi değildir. Aynı zamanda bir kişinin kısmeti, iş hayatı, daha geniş kapsam da rızkını bağlanabilir. Tam da bu nedenden dolayı büyüyü yaptıracak kişi niyetini apaçık söylemelidir. Bir diğer önemli husus ise bu büyünün etkisini geç göstermesidir. chH3. Stresli ve bunalmış mı hissediyorsunuz? Bu normal! Başlangıcı belki de daha zor her şeyden daha, ama tutmak kalp, tamam dışarı dönecek. Bırakın yepyeni bir endüstriyi, yeni bir projeye başlamak streslidir, korku ve bilgisizlik duyguları bunaltıcıdır ve kaybedilmiş bir dava olduğunuzu düşünmeye başlarsınız. Bunlar, özellikle kariyer değiştirmeye çalışan kendi kendini yetiştirmiş bir geliştiriciyseniz, yeni başlayan her geliştirici için yaygın belirtilerdir. Bu yeni şeyi keşfederken bana bağlı olan aynı düşüncelere, korkulara ve aileye sahiptim. Nasıl iş bulunur? Acemi bir geliştirici olarak nasıl ilerlenir? Sahada nasıl saygı duyulur? Cevapları birlikte bulmaya çalışalım. Bu kariyer senin için mi? Cevaplanması gereken en önemli soru bu. Kendinize sorun, neden bu yolculuktasınız, motivasyonunuz doğru mu? Zor iş veya eğlence gibi nasıl hissettiriyor? Bu makaleyi okuyorsanız, bu iş için doğru aday olduğunuzu ve sadece havalı olduğu için kendinizi zorlamıyorsanız, büyük olasılıkla. zehrini seç Yazılım endüstrisi hızla gelişen bir endüstridir, yeni araçlar, donanımlar, diller neredeyse her gün yayınlanır, her biri diğerlerinden daha önemlidir. Pek çok geliştiricinin bu tuzağa düştüğünü, dilleri, çerçeveleri ve tüm alanları çok erken değiştirdiğini gördüm. Web geliştirmede düzenli olarak en güncel çerçeveler veya programlama dilleri hakkında tartışmalar olur ve her zaman öğrenilmesi daha kolay ve daha hızlı yeni bir çerçeve vardır. Ancak bu, üzerinde çalıştığınız dil ve çerçevenin ortadan kalkacağı anlamına gelmemeli, hepsi orada kalacak! Ne yapmak istediğinize karar verin, ön uç veya arka uç ve buna sıkı sıkıya odaklanın, bir dil seçin, bence, herkesin yaptığı en popüler olanlardan kaçının, en son vızıltı olan dillerde bir iş için çok daha iyi bir olasılığınız var. ! Sıkı çalışın! Udemy, Youtube, Bootcamps, ilgilendiğiniz herhangi bir şey hakkında şaşırtıcı ve erişimi kolay bilgiler sunar, kullanın ancak kötüye kullanmayın. Bir konunun temel ilkelerini anlamak için bir başlangıç ​​kursundan geçmek fazlasıyla yeterlidir, unutmayın sorunları çözmede her zaman yol gösterici bir eliniz olmayacak, onları kendi başınıza çözmeye başlayın. Bazı başlangıç ​​bilgileri edindiğinizde, sıfırdan kendi uygulamanızı kodlamaya başlayın, bu, pratik yapmanın ve yeni beceriler edinmenin açık ara en iyi yoludur. İlk yıl için çalışmaya başladığınızda her şey bir öğrenme deneyimi olacak, yeni şeyler öğrenmenin en hızlı yolunun ne olduğunu öğrenin, bu kariyerinizi yapabilir veya bozabilir. Kitapları oku. Genellikle sizin için odaklanmış iyi düşünülmüş içerik sağlarlar. Kelime dağarcığınızı ve kavrayışınızı arttırırlar, size kendi başınıza aramayı düşünmeyeceğiniz kavramları öğretirler ve ek bir fayda olarak, bu bilgiyi bir röportajda bırakmaya başladığınızda, bana sorulan bir röportajda epeyce kez akıllı gibi görünürsünüz. Eğer kitap okursam okumamak büyük bir suç olmasa da herkesin kafasında büyük bir artı olur, bu sizin konuya ve sektöre olan ilginizi bir bütün olarak gösterir. Bu problem çözme gücünü esnetmek için kodlama zorlukları yapın, temel bilgiler ve veri yapıları hakkında bilgi edinin, yalnızca çerçeveye odaklanmayın, temel bilgiler de önemlidir. Bana çok yardımcı olan önemli bir şey, her gün kodlama yapmak. İnşa etmek için büyük uygulamalar seçmeyi severdim, inşa edeceğim ürünler için harika fikirlerim vardı, gerçek şu ki, kod çöptü ve hiç üretim görmediler ama onları çözmek için kullandığım tüm problemler ve yaratıcı yollar bana çok yardımcı oldu ! Burada aşılması gereken en büyük engel motive kalmaktır, bu aşamada yaklaşık 6-7 ay hatta daha fazla, inşa etmek, okumak ve tekrar etmek için harcayacaksınız. Bence bu adımı aceleye getirmemek ve henüz hazır değilken iş başvurularına başlamak önemli. Beni motive etmek için podcast dinlemeyi seviyorum ve onlar da harika bir eğitim kaynağı! Çevrimiçi varlık oluşturun Kendinizi hazır hissettiğinizde veya teknik becerileriniz üzerinde 6 ay veya daha uzun süre çalıştıktan sonra ve bunun için göstermeniz gereken birkaç zorlu uygulamanız olduğunda, ilk işi aramaya başlamanızın zamanı gelmiştir. İlk adım, portföy web sitenizi oluşturmaktır , bu sizin kanıtlama alanınızdır, burası sizi Google'da arayan işverenler için becerilerinizi geliştireceğiniz yerdir, web sitenizin harika bir ilk izlenim bırakması son derece önemlidir! İnternet, doğru içeriği oraya nasıl koyacağınıza dair öğreticiler ve kılavuzlarla dolu, onları okuyun. Bir özgeçmiş yapın ve bu korkutucu, Deneyim yazan yere ne koymalısınız? Pekala, inşa ettiğiniz bu projeler deneyim olarak sayılır, becerilerinizi göstermek için oradalar! İnternet, doğru içeriği oraya nasıl yerleştireceğinize dair öğreticiler ve kılavuzlarla dolu, onları okuyun. Fark edilmenin önemli bir kısmı makale yazmaktır, bunu yapacak kadar deneyimli olmadığınızı hissedebilirsiniz, endişelenmeyin, sadece yazın. Teknik makaleler yazmak sizin hakkınızda çok şey anlatır, ilginizi ve motivasyonunuzu gösterir, ayrıca makale için konu hakkında araştırma yapmanız konuyu daha iyi anlamanıza yardımcı olacaktır. Bu yüzden kendinizden şüphe etmeyi bırakın ve yazmaya başlayın! Dev web siteleri, LinkedIn, Upwork ve diğerlerinde profiller oluşturmaya başlayın . Bunların hepsi google'da çıkıyor ve sizinle ilgili bilgileri erişilebilir kılıyor. İnternet, doğru içeriği oraya nasıl koyacağınıza dair öğreticiler ve kılavuzlarla dolu, onları okuyun. Yumuşak becerileri göz ardı etmeyin , röportajda alabileceğiniz bazı sorulara bakın, nazik olun ve zamanında olun! Özet Bu size çok fazla ve bir yıl çok uzun gibi gelse de bunun bir yatırım olduğunu unutmayın. İlk iş deneyiminize hazır olmanız önemlidir! İlk iyi işi almak zor ve sinir bozucu, hayal kırıklığına uğradığınızda veya reddedildiğinizde cesaretiniz kırılmasın, hepsi sürecin bir parçası. Eziyetinize devam edin, biraz daha öğrenin, biraz daha yazın, sonunda her şey karşılığını veriyor! İlk işinizde maaş yerine bilgi arayın, banka kurma zamanı daha sonra gelecek. Size akıl hocalığı ve zorlu görevler sunan bir şirket bulursanız, altınları vurduğunuzu bilin. Kamu Yönetimi Ders Notları 1. ÜNİTE Temel Kavramlar YÖNETİM Belirli amaç veya amaçları gerçekleştirmek için işbirliği içinde yürütülen bir grup faaliyetidir. YÖNETİMİN TEMEL ÖĞELERİ 1 insan-grup, 2 etkileme ve işbirliği eylemi, 3 amaçlar. YÖNETİM FONKSİYONLARI Planlama, örgütleme, bütçeleme, yönlendirme, koordinasyon ve denetimdir. HİYERARŞİ Örgütte çalışanların, en üst yöneticiden başlayarak en alt düzeydeki iş görene kadar, yetki ve görevler bakımından ast-üst biçiminde derecelenmesidir. HİYERARŞİDE ÜSTLERİN ROLÜ Karar alma, politikalar belirleme, yönlendirme ve denetleme yetkisi. HİYERARŞİ, örgütteki amaçları gerçekleştirme, faaliyetleri izleme ve değerlendirme, yönetimdeki bütünlüğü sağlamının bir aracıdır. STATÜ; kişilerin hak, yetki ve ödevlerini belirtir. ROL GEREKLERİ Bir kimsenin kendisinden beklenen davranışa denir. KAMU Bir ülkedeki halkın bütünü. KAMU DÜZENİ Toplumun bütününü ilgilendiren düzen demektir. KAMU SEKTÖRÜ Devlet eliyle yürütülen ekonomik faaliyetlerin bütününe denir. KAMU PERSONELİ Devlet hizmetlerinde çalışan görevlilere denir. KAMUOYU Belli bir konuda toplumun büyük bir kesimince benimsenen görüş, tavır ve inançların toplamına denir. KAMU TÜZEL KİŞİSİ Kamu yararı amacına dönük insan ve mal topluluklarına denir. KAMU HUKUKU Devletin kuruluş ve işleyişini, öteki devletlerle, kamu tüzel kişileri ve özel kişilerle olan ilişkilerini düzenleyen kurallarının bütününü anlatır. KAMU YÖNETİMİ kavramının 4 yönü bulunmaktadır. İşlev, Yapı, Akademik Disiplin ve Meslek’tir. İŞLEVSEL BİR KAVRAM OLARAK KAMU YÖNETİMİ 1 Halkın temel ihtiyaçlarını karşılamaya yönelik mal ve hizmetlerin üretimidir. 2 Kamu politikalarının oluşturulması ve yürütülmesiyle ilgili tüm faaliyetleri ifade eder. 3 Kamu hizmetlerinin sunumuna ilişkin mevzuatın öngördüğü işler ile idari kararları yerine getirmek üzere, yönetim, siyaset ve hukuk teorilerinin ve prosedürlerinin uygulanmasıdır. 4 Yasaları ve idari düzenlemeleri uygulamakla ilgili süreçler, organizasyonlar, kamu personelinin eylem ve işlemleri olarakta tanımlanır. WİLSON 19. Yüzyılın son çeyreğinde yazdığı makalesinde kamu yönetimini, siyaset biliminden bağımsız bir disiplin haline getirmek için “siyaset/yönetim ayrılığı” ilkesini savunmuştur. MAX WEBER “İdeal Tip Bürokrasi” ilkesini savunmuş, en rasyonel ve etkili bir örgütlenme olduğuna ilişkin düşünceler geliştirmiştir. WİLSON ve MAX WEBER siyasetin alanıyla kamu görevlilerinin alanlarının farklı olduğunu, SİYASETÇİLERİN kamu politikalarına ilişkin temel kararların verilmesi, KAMU GÖREVLİLERİNİN de bunları, uzmanlık ve teknik bilgilerine göre en etkin ve tarafsız olarak uygulayacakları esasına dayanır. FREDERICK TAYLOR “Bilimsel Yönetim” anlayışıyla her iş için en iyi tek bir yöntemin bulunabileceğini vurgulamış, geleneksel kamu yönetimi anlayışının gelişmesini etkilemiştir. GELENEKSEL YÖNETİM ANLAYIŞI 4 grupta toplamak mümkündür. 1 MAX WEBER’in kavramlaştırdığı bürokrasi modeline göre örgütlenmeyi esas alır. Ayrıntılı kurallara ve biçimselliğe dayalı, gayri şahsi, katı hiyerarşi, kariyeri esas alan ve büyük ölçüde merkeziyetçi nitelikler taşır. 2 Devletin kamusal mal ve hizmetlerin üretim ve dağıtımında, kendi örgütleri bürokrasi vasıtasıyla doğrudan görev alması gerektiği düşüncesidir. 3 Siyasi ve idari konuların birbirinden ayrılabileceği görüşüdür. Siyasiler yapılacakları belirler, kamu yöneticileri de uygular. 4 Yönetimin özel bir biçimidir. YENİ KAMU YÖNETİM ANLAYIŞINI hakim özellik ve eğilimler olarak 3 aşamada ele almak mümkündür. 1 1979-1980 ortalarına kadar süren kamuda yasal-yapısal serbestleşme deregülasyon, kamu mal ve hizmetlerinde sübvansiyonların kaldırılması ve diğer tasarruf önlemleridir. 2 1985’ten itibaren yoğunlaşan kamu iktisadi girişimlerinin özelleştirilmesi politikalarıdır. 3 1990’lardan itibaren kamu hizmetlerinde kalite, vatandaş odaklılık, yönetişim, katılım, hesap verebilirlik, saydamlık ve performansa dayalı yönetim gibi ilke ve değerlerin öne çıktığı politikalar oluşturur. C. HOOD yeni kamu yönetiminin unsarlarını 7 grupta toplar. 1 Kamu sektöründe yöneticiye geniş yönetme serbestliği tanınması, 2 Performans ölçümü yapılması, 3 Sonuçlara, prosedürlerden daha çok önem verilmesi, 4 Kaynakların kullanımında disiplin ve tutumluluk, 5 Kamu sektöründe rekabetin artırılması, 6 Büyük yapılı organizasyonların, optimal büyüklükte yeni yapılara dönüştürülmesi, 7 Kamuda, özel sektör yönetim tekniklerininin uygulanması. YENİ KAMU YÖNETİMİ ANLAYIŞININ temel özelliklerini, hükümetlerin yaptıkları reformları, beslendiği teorik kaynakları, bunları yorumlayanların katkılarını dikkate alarak 4 grupta incelemek mümkündür. 1 YENİ YÖNETİM ANLAYIŞI , Max Weber’in bürokrasi modeline dayalı örgütlenme anlayışına karşı çıkar. Weberyan modeli yöneticilerin risk almasını engellemekte, kıt kaynakları, etkin ve verimli bir şekilde kullanmak yerine, onları israf edilmesi sonucunu doğurmaktadır. 2 Devletin faaliyet alanı daraltılmalıdır. Minimal devlet anlayışı savunulur. Geleneksel kamu yönetiminin aksine devletin faaliyet alanının asgari düzeyde tutulmasını savunur. 3 Kamu yönetiminin yalnızca siyasilere değil halka kamu karşı sorumlu olduğunu da vurgular. 4 Piyasa yönelimlidir. Bürokrasi temelli değil, piyasa ve toplum merkezli rasyonellik düşüncesini ikame etmek ister. KAMU YÖNETİMİNİN ELEMANLARI 6 sınıf Halk, örgüt, kamu politikası, norm düzeni, mali kaynak, Kamu görevlileridir. YÖNETİŞİM Toplum-devlet ilişkilerinde karşılıklı etkileşime dayalı yeni bir yönetim tarzıdır. Yönetişim, kamu yönetimi, özel sektör ve sivil toplum kuruluşlarını içine alan kompleks bir sistem ve bunların kendi aralarındaki ilişkiler ağı ve karşılıklı etkileşimlerini ifade etmek için kullanılan bir kavramdır. İYİ YÖNETİŞİMİN İLKELERİ Sayamlık ve dürüstlük, Katılım, Verimlilik ve Etkinlik, Hesap verme sorumluluğu, Uygun yöntemlerle halka ilişki kurmak, Yönetimin kendi kendini geliştirme ve öğrenme kapasitesi, İyi işleyen bir hukuk devleti, Güçlü bir sivil toplum, Yerinden yönetim koşullarının gelişmiş olması. BÜTÜN YÖNETİMLER 4 temel işlev yürütürler. 1 İnsan kaynakları, 2 Mali yönetim, 3 Örgütün yapı ve işleyişini idare etme, 4 Siyasa, program ve yöntem geliştirme. KAMU YÖNETİM VE ÖZEL YÖNETİMDE FARKLILIKLAR 1 Siyasal çevre, 2 Kamu yararı, 3 Yasallık, tarafsızlık ve süreklilik, 4 Hesap verme sorumluluğu, 5 Yönetimin esnekliği, 6 Olumsuz dışsallıkla, 7 Hakemlik, 8 Kamu gücü, 9 Yöneticilerin motivasyonu. STRATEJİK YÖNETİM Günlük kararların alınmasında ve işlerin yürütülmesinde stratejik plana bağlı bir yönetim yaklaşımıdır. STRATEJİK PLAN Bir örgütün ulaşmak istediği amaçları, bunlarla ilgili yol ve yöntemleri ifade eden resmi belgedir. SWOT ANALİZİ Örgütün iç ve dış çevresi incelenir, güçlü ve zayıf alanlar ile fırsat ve tehditler belirlenmeye çalışılır. STRATEJİK YÖNETİM YAKLAŞIMININ 6 temel özelliği bulunmaktadır. 1 Gelecekte ulaşılmak istenilen amaçların belirlenmesi, 2 Belirlenen amaçların gerçekleştirilmesiyle ilgili bir zaman planlamasının oluşturulması, 3 Örgütün mevcut durumunun, özellikle kapasite yönünden incelenmesi ve değerlendirilmesi, 4 Örgütün içinde yer aldığı çevrenin, bugünü ve geleceği dikkate alınarak nesnel olarak analiz edilmesi, 5 Arzu edilen belirlenen amaçlara ulaşmak için, çeşitli alternatifleri dikkate alarak bir stratejinin belirlenmesi, 6 Örgütsel çabaları, belirlenen bu strateji etrafında bütünleştirme. STRATEJİK YÖNETİM; 1970’ten itibaren İşletmeler, karşılaştıkları sorunları çözebilmek, rekabet edebilmek ve gelişmek için STRATEJİK YÖNETİM ANLAYIŞINA geçmişlerdir. STRATEJİK YÖNETİM; Zamanı ve fırsatları iyi kullanma, gelecek yönelimli olma, olumsuz çevre şartlarına karşı doğru mücadele etme ve değişime ayak uydurmanın adıdır. Üç aşamalıdır Planla, uygula ve izle-değerlendir. MAX WEBER’E göre devlet, belirli bir toprak parçası ülke üzerinde yasal olarak fiziki güç kullanma tekelini elinde tutan insan topluluğudur. Fiziki şiddet kullanma hakkı kurum ya da bireylere yalnızca devletin izin verdiği ölçüde tanınmaktadır. Devlet, görevlerini hukukla ve bunu yerine getirtme aracı olan fiziki güçle yürütmektedir. DEVLETİN FONKSİYONLARI 4 grupta toplanabilir. 1 Klasik, 2 Kaynakları harekete geçirici, 3 Sosyal, 4 Hakemlik. Önceleri planlayıcı, müdahaleci ve işletmeci devlet anlayışı egemen iken 1980’li yılların başından itibaren devlet yönetiminde liberal düşünce önem kazanmış, bütün ülkelerde piyasa ekonomisine doğru güçlü bir eğilim ortaya çıkmıştır. ÖZELLEŞTİRMENİN amacı devleti küçültmek, piyasa sistemini güçlendirmektir. JOHN LOCK’A Lost filmi aklıma geldi Yönetimin meşru rolü, hayat, özgürlük ve mülkiyetin korunmasıyla sınırlıdır. THOMAS JEFFERSON’a göre “En iyi yönetim, en az yönetimdir”. A. SMİTH’E göre piyasa “görünmez el” mekanizmasına göre işler. LİBERALLERE göre piyasa, kendi kendini düzenleyen mekanizmadır. - 1. ünite bitti - 2. ÜNİTE Yönetim İlkeleri YÖNETİM İLKELERİ Kamu yönetiminin örgütlenişi, işleyişi ve sorumluluğuna ilişkin ilke ve kurallara denir. KAMU YÖNETİMİNE EGEMEN OLAN İLKELER Örgütlenme, planlama, bütçeleme, karar verme, yönlendirme, koordinasyon ve denetim, hesap verebilirlik, saydamlık, katılımcılık, etkinlik ve verimlilik, yasallık, tarafsızlık gibi yönetimin işleyişi, performansı ve sorumluluğu ile ilgili ilkeler. ÖRGÜTLENME Kamu hizmetleri için gerekli olan araç ve kaynakları bir düzende toplamak, yetki, görev ve sorumluluklarını belirleyerek bir yapı oluşturmaktır. YERİNDEN YÖNETİM Bölgesel ve yerel nitelikteki fonkisyonların/hizmetlerin merkezi yönetimin hiyerarşik yapısı dışındaki özerk birimlerce yürütülmesidir. MERKEZDEN YÖNETİM Faydası ülke geneline yayılmış, çoğu zaman yerel ölçekte yürütülmesi mümkün olmayan genel nitelikteki kamu hizmetlerine ilişkin politika belirleme, karar verme ve bunları yürütme fonksiyonlarının merkezi hükümetin emir ve komutası altındaki organlar/örgütler tarafından yerine getirilmesidir. MERKEZDEN Yönetim, Siyasi ve İdari olarak ikiye ayrılır. SİYASİ BAKIMDAN MERKEZDEN YÖNETİM, bir ülkede yasama organının ve hükümetin tek olmasını ve dolayısıyla siyasi otoritenin tamamen merkezdeki iktidarda toplanmasını ve hukuki birliğin mevcut bulunmasını ifade eder. Üniter devlet tekçi devlet denilir. Örnek Türkiye ÜNİTER DEVLET Merkezi nitelikli tek bir yasama, yürütme ve yargı erkini içeren devlet örgütlenme türüdür. İDARİ BAKIMDAN MERKEZDEN YÖNETİM, Kamu hizmetlerine ilişkin politikaların belirlenmesi ve kararların alınması yetkisi merkezi organlarda toplandığı gibi, bunların yürütülmesine ilişkin inisiyatif de bu organların elindedir. İngiltere, İsveç, Danimarka, Hollanda ve İtalya’da geniş bir “idari yerinden yönetim” uygulanmaktadır. Türkiye’de hem siyasi merkeziyet, hem de idari merkeziyet söz konusudur. MERKEZDEN YÖNETİMİN ÖZELLİKLERİ 1 Kamu hizmetlerine ilişkin politika belirleme, karar alma ve yürütme yetkisi merkezi bir organın elinde toplanmıştır. 2 Merkezi organ, söz konusu hizmetlere ilişkin faaliyetleri bölge ve il düzeyindeki kuruluşları aracılığıyla yürütür. 3 Finansman ve harcamalara ilişkin işler, merkezden yönetilir. 4 Görev alacak personelin atanması işlemi, merkez tarafından yürütülür. Merkeze başkent bilgi verilmesi şartıyla bölge ya da ildeki kuruluşlar, yer değiştirme veya terfi işlemlerini yapabilir. MERKEZDEN YÖNETİMİN YARARLARI 1 Merkezi hükümetin siyasi ve idari bakımdan güçlenmesine imkan sağlar. Yönetimde birlik ve bütünlüğün gerçekleşmesine yardımcı olur. 2 Ekonomik ve sosyal kalkınmanın bölgeler arasında dengeli bir şekilde yürütülmesini ve kamu hizmetlerinin belirli bir standartta ülke düzeyinde sunulmasını sağlayabilir. 3 İdarenin tarafsızlığı daha fazla temin edilebilir. Kamu görevlileri bölgeler etki altında kalmadan merkezin denetim ve gözetiminde tarafsız hizmet yapabilir. 4 Ülke kaynaklarının daha rasyonel ve planlı kullanılmasıyla hizmet maliyetlerinin düşmesini sağlayabilir. 5 Milli savunma ve diplomasi gibi hizmetler, yerinden yönetime göre örgütlenemez. MERKEZDEN YÖNETİMİN ZARARLARI 1 Kamu hizmetlerinde gecikmeye ve kırtasiyeciliğe neden olabilir. O ona, o ona, o ona... 2 Alınan kararlar, yerel halkın tercihleri ve önceliklerine uygun düşmeyebilir. Böylece kaynak israfına sebep olur. 3 Memurlara kendi alanlarında fazla bir inisiyatif tanınmaz. Bu da memurların bilgi ve becerilerini değerlendirmeye, geliştirmeye engel olur ve hizmetler konusunda ilgisizlik ve isteksizlik ortaya çıkabilir. 4 Günlük ve rutin işlerin içine girmesi, aşırı derecede hizmetle yükümlü olması sonucunu doğurur. Hizmet yükü arttığından temel fonksiyonların yürütülmesine engel olur, etkinliği azalabilir, hantallık artabilir. 5 Halkın kamu hizmetlerine karşı ilgi ve katılımını azaltabilir. Halk, kendisini ilgilendiren konularda görüşü alınmadığından pasif kalmakta ve herşeyi devletten bekler duruma gelmektedir. Halbuki demokrasilerde önemli olan halkın yönetime katılmasını sağlamak ve sosyal sorumluluğu geliştirmektir. YETKİ GENİŞLİĞİ Merkezde toplanmış yetkilerin bir bölümünün, merkezin denetimi altında, merkezdeki ve taşradaki bazı üst düzey yöneticilere aktarılmasıdır. Yetki genişliğine sahip yönetici bağımsız karar alabilir ancak merkeze bilgi vermesi gerekir. Haliyle vatandaşlar anlaşmazlıklarda şikayetlerini merkezi kuruma yapabilir. Bu haliyle yetki genişliği, yerinde yönetim ilkesinden ayrılmaktadır. Yerinden yönetimde, karar alma ve bunları yürütme yetkisi, seçimle iş başına gelen ve merkezden bağımsız/özerk organlardadır. Kaymakamlara yetki genişliği tanınmamıştır. YETKİ DEVRİ ve İMZA YETKİSİ Yetkinin kaynağı yasalardır. Yöneticiler, sınırlarını belirtmek şartıyla yardımcılarına ya da diğer astlarına devredebilirler. Yetkinin devredilmesi veya imza yetkisinin başkasına verilmesi amirin sorumluluğunu ortadan kaldırmaz. Her zaman yetkisini geri alabilir. YERİNDEN YÖNETİM; Siyasi ve idari olmak üzere ikiye ayrılır. SİYASİ YERİNDEN YÖNETİM, siyasi gücün merkezi yönetim ile bölgesel yönetim arasında bölüşümüdür. İl, cumhuriyet, kanton ve eyalet gibi bölgesel yönetim üniteleri egemenliğin bir parçasına sahiptir. Yasama ve yürütme konularında bazı yetkiler verilmektedir. Bölgesel yönetim birimilerinin yetkileri federal anayasa tarafından düzenlenmektedir. Örn ABD. Federalizm, üniter devletin zıddıdır. FEDERALİZM Birçok devletin özel yasalara ve bağımsızlığa sahip olarak tek bir devlet durumunda birleşmeleri yöntemidir. Örn ABD, Rusya, Kanada, Avustralya, Hindistan... Kültürel yönden homojen olmayan ve sosyo-ekonomik farklılıkları bulunan devletlerde uygulanmaktadır. ÜNİTER DEVLET sisteminde, Merkezi yönetim ve Yerel yönetim vardır. FEDERAL SİSTEMDE ise ikisinin arasında bir de Eyalet yönetimi vardır. Üniter Devlete örnek Türkiye. EYALETLER otoritesini doğrudan halktan alır. Yapısal olarak merkezi hükümetin müdahalesinden korunmuştur. Fonksiyonel olarak ise birçok faaliyeti federal hükümetle birlikte yaparlar. Örn Başkanın seçimi. İDARİ YERİNDEN YÖNETİM; Yerel nitelikteki kamu hizmetleriyle iktisadi, ticari, kültürel ve teknik bazı fonksiyonların merkezi yönetimin hiyerarşik yapısı dışındaki kamu tüzel kişiliklerince yürütülmesidir. Bütün ülkelerde yaygın bir şekilde uygulanmaktadır. AMACI Aşırı merkeziyetçiliğin sakıncalarını ortadan kaldırmak, halkın yönetime katılmasını sağlamak, yerel ihtiyaçlarla hizmetler arasında denge kurmak, kamu hizmetlerindeki verimi/etkinliği artırmaktır. İDARİ YERİNDEN YÖNETİMİN TEMEL ÖZELLİKLERİ; 1 Devlet kuruluşları özerk bir statüye sahiptir. Özerklik, ilgili kuruluşun yasalarla belirlenen çerçevede idari ve mali alanda serbest hareket etmesidir. Fakat bağımsızlık ve dokunulmazlık anlamına gelmez. 2 Merkezden yönetimde hizmetten yararlananlar, hizmete ilişkin konulardaki kararlara katılamadıkları ve daha çok pasif bir durumda edilgen oldukları halde, İDARİ Yerinden Yönetim’le aktif ve katılmacı bir duruma geçmektedirler. Halk, doğrudan ya da dolaylı yollarla hizmetlere katılmakta ve hizmetlere ilişkin politikaları etkilemektedir. 3 Müstakil tüzel kişilikleri bulunmaktadır. Tüzel kişilik, özerkliğin temel koşuludur. 4 Kendilerine ait bütçeleri vardır. Bu da mali özerkliğin bir sonucudur. Harcamaları kendi gelir kaynaklarından yaparlar ve yeni kaynaklar oluşturabilirler. 5 Kendi organları tarafından yönetilirler. Bu organlar, genellikle seçimle belirlenir. 6 Merkezi yönetim ile Yerinden yönetim kuruluşları arasındaki ilişki “idari vesayet” ilişkisidir. 7 Ya doğrudan ya da kanunun verdiği bir yetkiye dayanılarak kurulurlar. - YERİNDEN YÖNETİMİN YARARLARI; Bütün ülkelerde geniş bir alanda uygulanmaktadır. Sağladığı yararlar 1 Demokratik değerlerin gelişmesine, halkın yönetime katılmasına geniş bir alanda olanak sağlamakta, bu konulardaki bilgi ve deneyimlerin ilerletilmesine ortam hazırlamaktadır. 2 Hizmetlerin ihtiyaçlara ve koşullara uygun olarak yürütülmesini sağlar. 3 Hizmetlerde gecikme ortadan kalkar, kırtasiyecilik azalır. Verimlilik ve etkinlik artar. 4 Merkezi yönetimin yükü hafiflemiş olur. - YERİNDEN YÖNETİMİN SAKINCALARI; 1 Bölgeler bakımından kamu hizmetlerinin dengeli ve eşit sunulmaması riskini taşır. 2 Birlik ve bütünlüğün bozulmasına zemin hazırlayabilir. 3 Ölçek sorunlarının yaşanması ve hizmetlerde olumsuz dışsallıkların ortaya çıkması olasıdır. Ölçek sorunu, hizmet maliyetlerini arttırır. Dışsallıklar ise yönetimler arasında iş birliğini gerekli kılar. son maddeden bir şey anlamadım; Sürrealist düşüncelerin varyasyonuna optimal bir bakış açısı katar gibi bir şey!. - YERİNDE YÖNETİMİN ÇEŞİTLERİ; 1 Fonksiyonel hizmet, 2 Coğrafi. FONKSİYONEL HİZMET YERİNDEN YÖNETİM; Belirli bazı işlevlerin merkezden alınarak özerk kurumlara aktarılmasıdır. Söz konusu hizmetlerin daha rasyonel, çabuk ve verimli yürütülmesi amaçlanır. Belirli bir işlev ya da fonksiyonları yürütecek bir örgüt oluşturulmaktadır. Örn Üniversiteler, KİT, Ticaret ve Sanayi odaları, Barolar, Tabipler birliği, Mimar ve Mühendisler birliği gibi... COĞRAFİ YERİNDEN YÖNETİM; İdari bazı görevlerin yürütülme yetkisinin, merkezi yönetime Bağlı olmayan ve karar organları seçmenlerin oylarıyla belirlenen bölge, il, belediye veya köy gibi faaliyetleri belirli bir coğrafi alanla sınırlı olan yönetimlere verilmesidir. Özerklik, hizmetle ilgili kişilere ya da bölgeye değil, bizatihi eğitim, bilim, kültür gibi fonksiyonun kendisine verilmektedir. DESANTRALİZASYON; Yerinden yönetimleştirme/ademi-merkeziyetçilik. KLASİK anlamda, merkezden yerel yönetimlere doğru yetki, görev ve kaynak aktarımını ifade eder. MODERN anlamda, merkezi yönetimin elindeki planlama, karar verme ve kamu gelirlerinin toplanması gibi idari yetkilerin bir kısmının, taşra kuruluşlarına, yerel yönetimlere, federe birimlere, yarı özerk kamu kurumlarına, meslek kuruluşlarına ve idarenin dışındaki gönüllü örgütlere dernek ve vakıf gibi aktarılmasıdır. Aynı zamanda bir örgütte yetkilerin üst basamaktan orta ve alt birimlere doğru aktarılması sürecini de ifade eder. Yetki genişliği, yetki devri, hizmette yerellik, özelleştirme; modern anlamda desentralizasyon kavramı içinde değerlendirilmektedir. İkiye ayrılır. İÇ DESANTRALİZASYON; bir örgütün üst basamaklarında toplanan yetkilerin alt birimlere aktarılması, personelin yetkilendirilmesi sürecidir. DIŞ DESANTRALİZASYON; merkezi yönetimden yerel yönetim birimlerine, gönüllü kuruluşlara, piyasa mekanizmasına doğru yetki ve görevlerin aktarılması sürecidir. Örn Kurumların ihale ile işlerini özel kurumlar yaptırması, dış desantralizasyona örnektir. HİZMETTE YERELLİK İLKESİ; Bireyi ve yereli güçlendirmeyi, onları yapabilir muktedir kılmayı hedefler. Mümkün olduğu kadar karar mekanizmalarını vatandaşa yaklaştırmak, üye devletlerin ulusal kimliklerini güvence altına almak ve haklarını korumak, yerel yönetimlerin özerkliğini korumak, yurttaşların Avrupa’nın bütünleşme sürecini benimsemelerini sağlamaktır. Avrupa birliğinin kurucu unsuru olan Maastricht Anlaşmasında 1992 yerellik ilkesine vurgu yapılmıştır. Hizmette yerellik ilkesi ülkemizde 5393 sayılı Belediye Kanununda “Belediye hizmetleri, vatandaşlara en yakın yerlerde ve en uygun yöntemlerle sunulur” hükmü yer alır. SAYDAMLIK; Resmi bilgi ve belgelere ulaşma hakkı, kamu politikası üreten organların toplantılarını izleme hakkı ile önemli proje ve kararların, halkın görüşünü başvurularak alınmasıdır. Ülkemizde, 2003 yılında Bilgi Edinme Hakkı kanunuyla kabul edilmiştir. Devlet sırrı, istihbari bilgiler, ticari sırlar vs bunun dışındadır. HESAP VEREBİLİRLİK; Yönetimde alınan kararları, yapılan işleri ve harcamaları açıklama, nedenlerini izah etme ve gerekçelendirme zorunluluğu olarak tanımlanabilir. Hesap verilen makamag öre 6’ya ayrılır. Yöntesel hesap verme, Siyasal hesap verme, Yasal hesap verme, Sayışta’a hesap verme, Profesyonel hesap verme, Toplumsal hesap verme. YÖNETSEL HESAP VEREBİLİRLİK iki biçimde uygulanır. 1 Hiyerarşik üstlere karşı hesap verebilirlik, 2 Veyaset makamlarına karşı hesap verebilirlik Merkezi yönetim ile yerinde yönetim arasında işleyen bir mekazinmadır. AB’de “Avrupa idari alanı”nın genişleme sürecinde yapılan müzakereler, 4 ilkede yürümektedir saydamlık, etkinlik ve verimlilik, katılımcılık, hesap verebilirlik. - 2. ünite bitti - 3. ÜNİTE Kamu Yönetimi biliminin Gelişimi KAMU YÖNETİMİ BİLİMİNİN ORTAYA ÇIKIŞI İLK ÖNCÜLER Avrupa’da kamu yönetimi üzerine ilk incelemelerin Fransa’da Charles Jean Bonnin tarafından 1812’de yayınlanan Kamu Yönetimi İlkeleri kitabıyla başladığı söylenmektedir. ABD’de Woodrow Wilson, 1887’de yayınladığı Yönetimin İncelenmesi adlı makale ile kamu yönetiminin kurucusudur. Frank J. Goodnow, 1900 yılında yayınladığı Siyaset ve Yönetim adlı eserinde, Siyaseti ve Yönetimin iki ayrı alan olduğunu kabul eder. KAMU YÖNETİMİ BİLİMİNİN GELİŞİMİNDE KLASİK DÖNEM 1 Taylor 1911’de Bilimsel Yönetim ilkelerini, 2 Weber 1920’de Bürokrasi Teorisi, 3 Fayold 1916’da Genel ve Sanayi Yönetimi, 4 Gulick ve Urwick 1937’de derledikleri Yönetim Bilimi Üzerine Makaleler adlı kitaplar yayınlanmıştır. Bilimsel yönetim kavramının asıl sahibi Louis D. Brandeis’tir. 1 TAYLOR’UN BİLİMSEL YÖNETİM ANLAYIŞININ ÖZELLİKLERİ 1 Bilimsel yönetim teknikleri kullanılmalı, 2 Çalışanların yönetilmesi ve ölçülmesinde bilimsel ölçütlerle verimlilik sağlanmalı, 3 En verimli kişileri işe almak için eleman seçimlerinde bilimsel yöntemler ve ölçütler kullanılmadır. 4 Bilimsel ilkelerin uygulanmasında çalışanların iş birliğini kazanmak gerekir. 5 Yönetimde çalışanların işleri arasında, rol ve sorumlulukların belirlendiği rasyonel bir iş bölümünün yapılması gerekir. 2 FAYOLDUN’UN GÖRÜŞLERİ; Yönetim, her yerde uygulanabilecek ilkelere sahiptir. İlkelerini on dört başlık altında toplamıştır. İş bölümü, otorite, disiplin, komuta birliği, yönetim birliği, genel çıkarların özel çıkarlardan üstünlüğü, merkeziyetçilik, otorite zinciri, iş ödüllendirmesi, hakkaniyet, personelin memuriyetinde istikrar, inisiyatif, birlik ruhu. 5 temel yönetim unsuru PÖYED şunlardır Planlama, Örgütleme, Yöneltme, Eşgüdüm, Denetim. YÖNETİM BİRLİĞİ Aynı amaca hizmet eden faaliyetlerin bir plan ve programa bağlı olarak yönetici tarafından yürütülmesi. KOMUTA BİRLİĞİ Her astın bir üstten emir alması. 3 GULİCK Fayold’a ait 5 yönetim fonksiyonunu 7’ye POSDCORB çıkarmıştır. Planlama, Örgütleme, Yöneltme, Eşgüdüm, Mali planlama, Haberleşme, Personel yönetimi. İşbölümü bir örgütün temelidir. 4 WEBER Bürokrasinin sahip olduğunu düşündüğü bazı özellikler 1 Modern bir yönetim yapısı uzmanlaşmanın olduğu, 2 Görev hiyerarşisinin belirlendiği, 3 Kamu bürokrasisi işlemlerinin gizli olduğu, 4 Özel hayat-iş hayatı ayrımının olduğu, 5 Daimi memurluğun olduğu, 6 Düzenli maaşın ödendiği, 7 Bütün işlemlerin kayıtlarının tutulduğu bir yapıdır. WILLIOUGHBY, 1921’de ABD’de Bütçe Reformu Hareketi kitabı ile ilk kamu bütçesi oluşturmanın ana unsurlarını ortaya koymuştur. LEONARDO D. WHITE, 1926’da ilk kamu yönetimi ders kitabı Kamu Yönetimi İncelemesine Giriş’i yayınlamıştır. KAMU YÖNETİMİ BİLİMİNİN GELİŞİMİNDE ÖRGÜTSEL DAVRANIŞ YAKLAŞIMI Bu konuya ilk dikkati çeken Mary Parker Follett’tir. Emirlerin Verilmesi adlı makaleyi kaleme almıştır. Örgütlerde çalışanların katılım ve işbirliğine ihtiyaç duyulduğunu ortaya koyar. Yönetim, birileriyle birlikte güç kullanımıdır. CHESTER BERNARD, 1938’de Yürütmenin Fonksiyonları adlı çalışmasını yapmıştır. Klasik yaklaşımların yetersiz olduğunu, örgütlerin doğal boyutunun da göz önüne alınması gerektiğini söylemiştir. ELTON MAYO, en önemli davranışsal çalışmalardan biri olan İnsan İlişkileri Teorisini yapmıştır. YÖNETİMDE insan odaklı davranışsal yaklaşımlar ilk önce Follett, Bernard, Mayo ve daha sonrasında ise Maslow’un İhtiyaç Hiyerarşisi, Herzber’in Motivasyon Hijyen Teorisi, McGregor’un X ve Y Teorisi, Argyris’in Olgunsuzluk-Olgunluk Teorisi ve Karma Modeli ile incelenmiştir. SİYASET-YÖNETİM BİRLİKTELİĞİ ANLAYIŞI Woodrow Wilson ve Frant J. Goodnow kamu yönetimi biliminin ilk öncüleri, Siyaset ve Yönetimi ayrı alanlar olduğunu ifade eder. Herbert Simon ise ikisini ayırmanın çok anlamlı olmadığını öne sürmüş, 1946 yılında Yönetimin Atasözleri adlı yazısını yazmıştır. Yönetimin karar verme süreci olduğunu da öne sürer. PAUL APPLEBY, 1945 yılında yazdığı Büyük Demokrasi kitabında, kamu yönetimi karar süreçlerinde teorik anlamda siyaset-yönetim ayırımının olduğunda ısrar edilmesinin gerçeklere çok uygun düşmediğini vurgulamaktadır. DWIGHT WALDO, 1948’de yazdığı ve 1984’te yeniden basılan İdari Devlet kitabıyla demokratik değerlerle kamu yönetimi felsefesini bir araya getirmiştir. KAMU YÖNETİMİ BİLİMİNİN GELİŞİMİNDE YENİ EĞİLİMLER YENİ KAMU YÖNETİMİ VE YENİ KAMU HİZMETİ; H. George Frederickson, Yeni Bir Kamu Yönetimine Doğru makalesini yazmıştır. Yeni kamu yönetimi hareketini, ikinci nesil davranışçılık olarak adlandırmıştır. Kamu yönetimi halkın ihtiyaçlarına daha fazla önem veren, daha fazla müşteri ve vatandaş odaklı, daha kuralcı ve daha bilimsel esaslara göre gerçekleştirilmelidir. David Osborne ve Ted Gaebler 1992’de yayınladıkları Kamu Yönetiminin Yeniden İcadı adlı kitaplarıyla yeni kamu yönetimi anlayışını sistematize etmişlerdir. Kamu yönetimi, hizmet sunumunda rekabeti artırmalıdır. Denetim daha çok kamuoyu ve halk tarafından yapılmalıdır. Performansa dayalı bir yönetim anlayışı oluşturulmalıdır. Kamu kurumları, stratejik yönetim anlayışına sahip olmalıdır. Amaç ve hedefler ana belirleyici olmalıdır. Kamu kurumları, özel sektör tekniklerini kullanmalı ve vatandaşı müşteri gibi görmelidir. Kamu ekonomisi, piyasa ekonomisi gibi çalıştırılmalıdır. Devlet mümkün olduğu kadar küçülmeli, diğer sektörleri harekete geçirici önlemler almalıdır ki, böylece gönüllü kuruluşlar ve özel sektörün kamu hizmeti sunmadaki potansiyeli daha verimli şekilde kullanılabilsin. Kamu yönetimi katılımcı yönetimi benimsemelidir. Mümkün olduğu kadar yerelleşme imkanı sağlamalıdır. JANET DENHART ve ROBERT DENHART, Yeni kamu yönetimi yaklaşımının kamu yöneticilerine birer müteşebbis vizyonu sağladığını, özelleştirilmiş kamu yönetimi ve özel sektörün değerleri ve uygulamalarının benimsenmesi konularında önemli rol oynadığını söylemektedirler. Ayrıca demokratik vatandaşlık, sivil toplum, örgütsel insanlık ve söyleme dayanan bir hareketten söz ederler. Kamu görevlilerinin toplumu kontrol etme yönlendirmekten ziyade vatandaşlara yardım ve onların ortak çıkarlarını korumak olan rolünü ortaya koymak için yedi ilke önerir 1 Kamu görevlisinin görevi onlara hizmet etmektir. 2 Kamu yararı, bir ara ürün değil bir amaçtır. 3 Kamu görevlisi stratejik düşünür ama demokratik şekilde hareket eder. 4 Müşterilere değil vatandaşlara hizmet eder. 5 Hesap verebilirliği sağlamak zordur. Kamu görevlisi, özel sektöre göre daha dikkatli olmalı, aynı zamanda anayasaya, ilgili yasal düzenlemelere, mesleki standartlar, kültürel değerler ve vatandaş çıkarlarına sahip çıkmalıdır. 6 Sadece üretkenliğe ve verimliliğe değil, insana değer verilmelidir. 7 Girişimcilikten daha fazla vatandaşlığa ve kamu hizmetine değer vermelidir. TÜRKİYE’DE KAMU YÖNETİMİBİLİMİNİN GELİŞİMİ Kamu yönetimi incelemesini yapacak kurumsal gelişim ilk olarak Türkiye Ortadoğu Amme İdaresi Enstitüsü TODAİE, BM desteğiyle 1952’de kurulmuştur. Üç amacı gerçekleştirmek için kurulmuştur 1 Kamu yöneticilerinin çağdaş yönetim anlayışına göre geliştirilmesi için çalışmalarda bulunmak, 2 Yönetim konusunda öğretim elemanı yetiştirmek ve bu konuda çalışan diğer kurumlara katkılarda bulunmak, 3 Kamu görevlilerinin yönetim alanında gelişmelerini ve uzmanlaşmalarını sağlamaktır. - 3. ünite bitti - 4. ÜNİTE Bürokrasi BÜROKRASİ kavramı ilk defa Fransa’da 1745 yılında Vicent de Gournay tarafından kullanılmıştır. RASYONEL ÖRGÜT; Bürokrasi, belirli özelliklere sahip bir örgüt biçimidir. Bu tanım Max Weber’le birlikte ortaya çıkmıştır. Weber’e göre işbölümü, otorite hiyerarşisi, yazıl kurallar, yazışmaların ve faaliyetlerin dosyalanması, gayrişahsilik, disipline olmuş bir yapı ve resmi pozisyonlardan oluşan örgüt biçimidir. Yani rasyonel bir örgüt biçimidir. KAMU YÖNETİMİ; Bürokrasi siyasi sistemin bir parçası olan yönetsel yapıyı ve onun eylemlerini anlatır. Devletteki örgütler bütününe ve yaptıkları işlere denir. Bürokrasiye devlet idaresi anlamı da verilmektedir. GOURNAY, bürokrasiye daha çok olumsuz anlamda kullanmıştır. JOHN STUART MILL’de bürokrasiyi devlet işlerinin profesyonel yöneticilerin elinde olduğu bir sistem olarak tanımlar. ARİSTOKRASİ Ekonomik, toplumsal ve siyasal gücün soylular sınıfının elinde bulunduğu tarihi yönetim biçimi. MONARŞİ Siyasi otoritenin genellikle miras yolu ile bir kişinin üzerinde toplandığı devlet düzeni veya rejim, tek erklik. BÜYÜK YAPILI ÖRGÜTLER VE MODERN TOPLUM Son olarak bürokrasi, toplumda büyük yapılı örgütlerin gelişimini anlatmak için kullanılır. Her örgüt bürokrasi olarak değerlendirilebilir. ALBROW, Bürokrasinin 7 anlamından söz etmiştir. 1 Rasyonel örgüt, 2 Örgütsel verimsizlik, 3 Memurlar tarafından yönetim, 4 Kamu yönetimi, 5 Memurlar düzeni, 6 Örgüt, 7 Modern toplum. KARL MARX’IN DÜŞÜNCESİNDE BÜROKRASİ Burjuva çıkarlarını destekleme ve kapitalist sistemin savunma mekanizması olarak değerlendirmiştir. Yani egemen sınıfın çıkarlarını savunduğuna inanır. Bürokrasi, devlet ile sivil toplum arasında yer alır. Sosyalizmin köleliğe yol açacağını öne sürmüştür. LİBERAL DÜŞÜNCEDE BÜROKRASİ 1 JOHN STUART MİLL, devlet müdahalelerine ve bürokrasiye bireysel özgürlükler açsından yaklaşmış, büyüyen bir devletin ve bürokrasinin özgürlükler yönünden tehlikeleri üzerinde durmuş ve “sınırlı devlet” ve dolayısıyla “sınırlı bürokrasi” tezini savunmuştur. Asıl olan bireyin yeteniğini geliştirmesi ve açığa çıkarılmasını savunur. Devletin yetkilerinin artması, bireysel özgürlüklerin zararınadır. Devlet ne kadar çok fonksiyon üstlenirse o kadar çok meslek ortaya çıkar. Böylece bünyesinde beleşçi sayısı artar. En kabiliyetliler ve ehliyetli insanlar devlet bünyesinde toplanırsa, geriye kalanlar herşeyi bunlardan bekler ve toplumun yeteneği tekelleşir. Memur kitlesi, birbirlerine bağlı oldukları ve sabit kurallara göre iş gördüklerinden, kırtasiyeci bir tavırla iş yapmak eğilimindedirler. Yönetim işinin profesyonellerin elinde olmasına bürokrasi demektedir. Bürokrasi, halkı temsil eden organların genel kontrolü altında olmalıdır. 2 LUDWIG VON MISES, Bürokrasiye devlete ilişkin bir olgu olarak bakmakta ve kamu hizmetlerini görmek üzere başvurulan bir usul, idare sistemi ve özel girişimin yerine devlet teşebbüsünün ikame edilmesi gibi anlamlar vermektedir. Belirli hizmet ve alanlarda bürokrasiyi, demokrasi için zorunlu görmektedir. Demokratik rejimlerde bürokrasi; kanunlara ve bütçeye harfiyen uymak suretiyle işleri idare etmek demektir. Karşı çıktığı şey 1 Devletin faaliyet alanının genişlemesi, ekonomik hayatta özel işletmelerin alanına girmesi ve piyasa ekonomisine müdahaleciliğidir. Bu müdahaleyi Totaliterizm olarak görür. Bürokratik otorite, bireylerin kendi işlerini serbestçe yönetebilme özgürlüklerini sınırlayan ve devlete çok sayıda görev yükleyen bir yönetim sisteminin sonucudur. TOTALİTERİZM Demokratik hak ve özgürlüklerin baskı altında tutulduğu, bütün yetkilerin bir elde veya küçük bir yönetici grubunun elinde toplandığı demokratik olmayan devlet düzeni. BÜROKRASİ VE OLİGARŞİ; ROBERT MICHELS bürokratikleşmeyi, modern toplumların oligarşik eğilimlerine bağlamaya çalışan ilk kuramcılardandır. 1911’de Oligarşinin Tunç Kanunu adlı teorisini geliştirmiştir. Modern büyük ölçekli örgütlerin, oligarşik özellik gösterdiklerini ifade eder. Bütün büyük örgütlerin demokrasi ihtimalini ortadan kaldıracak bir bürokratik yapı geliştirme eğiliminde olduğu sonucuna varmıştır. Hiçbir gücün Oligarşinin Tuç Kanunu ile başa çıkamayacağı sonucuna varmıştır. MAX WEBER’E GÖRE BÜROKRASİ; Bürokratik örgütün yapısını ve işlemlerini analiz ederken ortaya koyduğu bürokrasi modelini “ideal tip” olarak kavramlaştırmıştır. Buradaki ideal; iyi, güzel, olması gereken anlamında değildir. Ölçümlerde kullanılabilecek bir kalıp, çerçeve demektir. 1 YASALARLA DÜZENLENMİŞ YETKİ ALANI Bürokratik yapılarda amaçların gerçekleştirilebilmek için gerekli düzenli çalışmalar, resmi görevler olarak, belirli bir biçimde dağıtılır. 2 GÖREV HİYERARŞİSİ VE OTORİTENİN KADEMELENMESİ Görevler hiyerarşik bir düzen içinde yürütülür. 3 YÖNETİMİN YAZILI BELGELERE DAYANDIRILMASI Gerektiğinde kullanılmak üzere bu belgeler saklanır. 4 YETKİ VE GÖREVLERDE UZMANLAŞMA Çalışanlar, zamanla alanlarında uzmanlaşırlar. 5 KURALLARA BAĞLILIK VE BİÇİMSELLİK Bürokrasi, yazılı ve resmi kurallara göre işler. 6 GAYRİŞAHSİLİK Çalışanların vatandaşa karşı davranışı, kişisel düşüncelere değil, rasyonel bir yönetim anlayışına dayanır. 7 KARİYER YAPISI Memuriyet bir meslektir. Terfi durumu mevcuttur. 8 KAMU VE ÖZEL HAYATIN AYRIŞMASI Bürokratik örgüt, porsonelin kişiliğinden ayrı bir varlıktır. Kamu malları, kimsenin babasının malı değildir. Weber’e göre bürokrasinin temel özelliği “rasyonelliği” ve “yasallığı”dır. Bütün bunlar Rasyonel bürokrasidir. PATRİMONYAL BÜROKRASİ VE RASYONEL BÜROKRASİ WEBER, iki tip bürokrasiden bahsetmiştir. Patrimonyal ve rasyonel. Patrimonyal, kölelik sisteminin yaygın olduğu dönemi ilgilendirir. Geleneksel yöneticilere dayanır. Ülke hükümdarın kişisel mülkiyetidir. Roma imp, Bizan İmp, Eski Mısır... YASAL-RASYONEL BÜROKRASİNİN ÜSTÜNLÜKLERİ 1 Etkin ve verimli bir örgüt biçimidir. 2 Vazgeçilmez bir örgüt biçimidir. 3 Güçlü bir örgüt biçimidir ve bürokratik aygıtın kalıcı bir niteliği söz konusudur. 4 Genişleme ve büyüme eğilimindedir. WEBER’E GÖRE OTORİTE Otoritenin meşruluğunu çok önemser. Güç ile otoriteyi birbirinden ayırır. Otoritenin meşruluğu konusunda üç çeşit inanç vardır. 1 Geleneksel otorite, 2 Karizmatik otorite, 3 Yasal otorite. WEBER SONRASI BÜROKRASİ DÜŞÜNCESİ Teknokrasi Uzmanlık alanları ve teknolojinin gerekleri doğrultusunda hereket eden teknotraklara dayalı yönetim biçimidir. Teknokrat Belirli bir uzmanlık alanında kendisini yetiştirmiş, karar alma mekanizmalarını bilgi ve teknik uzmanlığı dolayısıyla etkilemekte olan kamu ve özel yönetimdeki görevlilerdir. BÜROKRASİNİN TEMEL İŞLEVLERİ Kamu bürokrasilerinin temel işlevi, yasaları ve kamu politikası kararlarını uygulamak, sevk ve idare işlerini yerine getirmektir. Kamu bürokrasilerinin yürütmekte oldukları temel işlevleri 3 ana grupta toplamak mümkündür. 1 Sevk ve idare işleri, 2 Kamu politikası kararlarının hazırlanması, 3 Devlet yönetiminde istikrar ve süreklilik. BÜROKRASİNİN GÜÇ KAYNAKLARI 1 Bilgi ve uzmanlık, 2 Hızlı karar verme iktidarı, 3 Devamlı ve istikrarlı statü, 4 Özerk yapı, 5 Örgüt ideolojisi, 6 Bütçeleme ve planlama. SİYASİ KURUMLARIN GÜÇ KAYNAKLARI 1 Meşruiyet, 2 Bütçe yapma yetkisi, 3 Halka dayanmaları, 4 Karşı bürokrasi oluşturma, 5 Bürokrasiyi siyallaştırma. - 4. ünite bitti - 5. ÜNİTE Merkezi Yönetim MERKEZ BAŞKENT ÖRGÜTÜ; 1 CUMHURBAŞKANI ve Türk milletini temsil eder. Anayasanın uygulanmasını, Devlet organlarının düzenli ve uyumlu çalışmasını gözetir. 1924 ve 1961 anayasalarından farklı olarak 1982 anayasası Cumhurbaşkanının yetkilerini güçlendirmiştir. SEÇİMİ 2007 yılında değiştirilen 101. Maddesine göre Cumhurbaşkanı, 1 40 yaşını doldurmuş, 2 Yüksek öğrenim yapmış, 3 TBMM üyeleri veya bu niteliklere ve milletvekili seçilme yeterliliğine sahip Türk vatandaşları arasından, 4 Halk tarafından seçilir. Süresi 5 yıldır. Bir kimse en fazla iki defa Cumhurbaşkanı seçilebilir. TBMM üyeleri içinden veya Meclis dışından aday gösterilebilmesi için en az 20 milletvekilinin yazılı teklifi ile mümkündür. Yüzde 10’u geçen partiler de aday gösterebilir. Cumhurbaşkanı seçilenin, varsa partisi ile ilişiği kesilir, TBMM üyeliği sona erer. Anayasanın 102. Maddesine göre geçerli oyların salt çoğunluğunu Toplam milletvekillerin yarısının bir fazlası276 alan aday Cumhurbaşkanı seçilmiş olur. CUMHURBAŞKANI’NIN GÖRE VE YETKİLERİ Anayasanın 104. Maddesi, Yasama, Yürütme ve Yargı görevleri alında ayrıntılı biçimde saymıştır. YASAMA İLE İLGİLİ GÖREV VE YETKİLERİ 1 Gerekli gördüğü takdirde, yasama yılının ilk günü TBMM’de açılış konuşması yapmak, 2 TBMM’yi gerektiğinde toplantıya çağırmak, 3 Kanunları yayımlamak, 4 Lüzum gördüğünde Kanunları tekrar görüşmek üzere TBMM’ye geri göndermek, 5 Anayasa değişikliklerine ilişkin kanunları gerekli gördüğü takdirde halkoyuna sunmak, 6 Kanunların, kanun hükmünde kararnamelerin, TBMM içtüzüğünün, tümünün veya belirli hükümlerinin Anayasaya şekil veya esas bakımından aykırı oldukları gerekçesi ile Anayasa Mahkemesinde iptal davası açmak, 7 TBMM seçimlerinin yenilenmesine karar vermek. YÜRÜTME İLE İLGİLİ GÖREV VE YETKİLERİ 1 Başbakanı atamak ve istifasını kabul etmek, 2 Başbakanın teklifi üzerine bakanları atamak ve görevlerine son vermek, 3 Gerekli gördüğü hallerde Bakanlar Kuruluna başkanlık etmek veya Bakanlar Kurulunu başkanlığı altında toplantıya çağırmak, 4 Yabancı devletlere Türk Devletinin temsilcilerini göndermek, Türkiye Cumhuriyetine gönderilecek yabancı devlet temsilcilerini kabul etmek, 5 Milletlerarası antlaşmaları onaylamak ve yayımlamak, 6 TBMM adına TSK’nın başkomutanlığını temsil etmek, 7 TSK’nın kullanılmasına karar vermek, 7 Genelkurmaş Başkanını atamak, 8 MGK’yı toplantıya çağırmak ve başkanlık etmek, 9 Başkanlığında toplanan Bakanlar Kurulu kararıyla sıkıyönetim veya olağanüstü hal ilan etmek ve kanun hükmünde kararname çıkarmak, 10 Kararnameleri imzalamak, 11 Sürekli hastalık, sakatlık ve kocama sebebi ile belirli kişilerin cezalarını hafifletmek veya kaldırmak, 12 Devlet Denetleme Kurulunun DDK üyelerini ve başkanını atamak, 13 DDK’nu inceleme, araştırma ve denetleme yaptırtmak, 14 Yükseköğretim Kurulu YÖK üyelerini seçmek, 15 Üniversite rektörlerini seçmek. YARGI İLE İLGİLİ GÖREV VE YETKİLERİ 1 Anayasa mahkemesi üyelerini, 2 Danıştay üyelerinin dörtte birini, 3 Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı ve Yargıtay Cumhuriyet Başsavcıvekilini, 4 Askeri Yargıtay üyelerini, 5 Askeri Yüksek İdare Mahkemesi üyelerini, 6 Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulu HSYK üyelerini seçmek. Cumhurbaşkanına gerekli hallerde TBMM Başkanı vekalet eder. Çeşitli nedenlerle geçici olarak görevinden ayrılması, ölüm, çekilme veya başka nedenlerle makamın boşalması. CUMHURBAŞKANININ SORUMLULUĞU Demokrat parlamenter sistemlerde devlet başkanlarının, vatana ihanet dışında sorumluluğu olmaması genel kabul gören bil ilkedir. Anayasanın 105. Maddesine istinaden Cumhurbaşkanının sorumluluğu Siyasal, Cezai ve Hukuki olmak üzere üç açıdan ele alınabilir. SİYASAL SORUMLULUK; İşlemlerinden dolayı TBMM’ye karşı sorumlu olmasıdır. Yaptırımı, Cumhurbaşkanı’nın görevden alınması veya istifa ettirilmesidir. 1982 Anayasası, siyasal sorumsuzluğu ilkesini kabul etmiştir. Anayasaya göre Cumhurbaşkanı’nın tek başına yapacağı işlemlere karşı Anayasa Mahkemesi dahi, yargı mercilerine başvurulamaz. Meclisle birlikte yaptığı işlemlerde de sorumlu olan, Başbakan ve ilgili bakandır. CEZAİ SORUMLULUK; Vatana ihanet suçu dışında cezai sorumluluğu yoktur. Anayasaya göre vatana ihanetten dolayı suçlanabilmesi, TBMM üye tamsayısının en az üçte birinin teklifi üzerine, üye tamsayısının en az dörtte üçünün vereceği kararla olur. Anayasada açık bir hüküm bulunmamasına karşılık, Cumhurbaşkanının göreviyle ilgili olmayan kişisel adi suçlardan dolayı sorumlu olduğu kabul edilmektedir. HUKUKİ SORUMLULUK; Hukuki olarak sorumluluğu yoktur. Ancak göreviyle ilgili olmayan eylem ve işlemlerden dolayı kişilere verdikleri zararlardan sorumludur. BAKANLAR KURULU; Yürütme organının iki başlı olduğu parlamenter sistemlerde Bakanlar Kurulu, yürütmenin siyasal bakımdan sorumlu olan, dolayısıyla yürütme yetkisini fiilen kullanan taraftır. Bakanlar kurulu “Hükümet” olarak da kullanılır. BAKANLAR KURULUNUN KURULMASI VE GÖREVE BAŞLAMASI; Başbakan ve bakanlardan oluşur. Başbakan, Cumhurbaşkanı tarafından TBMM üyeleri arasından atanır. Bakanlar ise Başbakan tarafından TBMM üyeleri veya milletvekili seçilme yeterliliğine sahip olanlar arasından Meclis dışından atanır. Bakanlar Kurulu, Cumhurbaşkanı tarafından atama işlemi yapıldıktan sonra kurulmuş ve görevine başlamış olur. Bakanlar Kurulu programı, kuruluşundan en geç bir hafta içinde Başbakan veya bir bakan tarafından TBMM’de okunur ve güvenoyuna başvurulur. Meclisten güvenoyu alan Bakanlar Kurulu, hükümet programını uygulamak için çalışmaya başlayabilir. BAKANLAR KURULUNUN YAPISI VE İŞLEYİŞİ; Başbakan başkanlık eder. Gerekli gördüğünde Cumhurbaşkanı da başkanlık edebilir. İdare hukuku anlamında Başbakan ve bakanlar arasında hiyerarşik bir ast-üst ilişkisi yoktur. Fakat Başbakanı güçlü kılan 3 neden vardır. 1 Siyasal liderlik, 2 Parlamentoda çoğunluğa sahip siyasi partinin liderliği, 3 Anayasal konumu. Bakanlar Kurulunun çalışma yöntemlerini düzenleyen bir iç tüzük yoktur. Geleneklere göre yürütülmektedir. Kararlarını oybirliğiyle alır Bütün bakanlar. Oy çokluğuyla yoktur Mesela, bir kısım bakanlar onay verir bir kısım onay vermez. BAŞBAKANIN GÖREV VE SORUMLULUKLARI; Anayasa’da belirtilmiştir. 1 Başbakan, Bakanlar Kurulunun başkanı olarak, Bakanlıklar arasında işbirliğini sağlar ve hükümetin genil siyasitinin yürütülmesini gözetir, 2 Her bakan, Başbakana karşı sorumludur, 3 Bakanların görevini Anayasa ve kanunlara uygun olarak yerine getirilmesini gözetmek ve düzeltici önlemler almakla yükümlüdür, 4 Bir bakanın görevden alınmasını Cumhurbaşkanından isteyebilir. Başbakanın konumunu güçlendiren bir diğer hususta Başbakanlığa bağlı kurum ve kuruluşların son yıllarda hızla artmasıdır. BAKANLAR KURULUNUN GÖREV VE YETKİLERİ; Temel görevi, ülkenin iç ve dış siyasetini saptamak ve uygulanmasını sağlamaktır. Anayasa ve yasalara aykırı olmamak ve yasalara dayanmak kaydıyla her işlemi yapma yetkisine sahiptir. Anayasa ve yasalarla Bakanlar Kurulana verilen görev ve yetkilerden bazılar şunlardır 1 iç ve dış siyasetle ilgili konularda kamu politikaları oluşturmak ve bunları yürütmek, 2 TBMM’ye sunulacak yasa tasarılarına son şeklini vermek, 3 TBMM’den yetki alarak Kanun Hükmünde Kararname çıkarmak, 3 Tüzük çıkarmak, 4 Yönetmelik çıkarmak, 5 Cumhurbaşkanının başkanlığında olağanüstü hal ve sıkıyönetim ilan etmek, 6 Ulusal güvenliği sağlamak, Silahlı Kuvvetleri yurt savunmasına hazırlamak, 7 Anayasa ve yasalar çerçevesinde başı olduğu kamu yönetimine yön vermek, 8 Bazı üst düzey kamu yöneticilerini atamak. Bu görevler dışında Bakanlar Kurulu, doğrudan kendisini ilgilendirmeyen pek çok yönetsel görevi de yerine getirir. Böyle olunca da, temel işlevi olan Kamu Politikalarını Belirleme ve bunların uygulanması için, kamu örgütleri arasında işbirliği ve eşgüdümü sağlama konularına yeterince zaman ayrılamıyor. BAŞBAKANLIK; İlk kez 20 Mayıs 1933 yılında yasayla kurulmuş ve 7 küçük birimden oluşmuştur. Başbakanlık örgütü son olarak, 10 Ekim 1984 tarih ve 3056 sayılı Başbakanlık Teşkilatı Hakkında Kanun’la ayrıntılı biçimde düzenlenmiştir. Başbakanın görevleri 1 Bakanlıklar arasında işbirliği sağlamak, hükümetin genel siyasetinin yürütülmesini gözetmek, Anayasa ve kanunlarla verilen hizmetleri yerine getirmek amacıyla gerekli tedbirleri almak, 2 Devlet örgütünün düzenli ve etkili bir şekilde işlemesini sağlayacak ilkeleri belirlemek, hükümet programı ve kalkınma planları ile yıllık programların uygulanmasını takip etmek, 3 Kanun, kanun hükmünde kararname, tüzük, yönetmelik ve karar tekliflerinin Anayasaya ve diğer mevzuata uygunluğunu incelemek ve Yasama Organı ile olan ilişkileri yürütmek, 4 Mevzuat hazırlama usul ve esasları ile ilgili ilkeleri tespit etmek ve geliştirmek, 5 İdarede etkinliğin sağlanması, görevlerin tam ve verimli bir şekilde zamanında yerine getirilmesi, idari usul ve işlemlerin basitleştirilmesi, Devlet örgütünün düzenlenmesi için gerekli olan sistem ve ilkelerin geliştirilmesini ve uygulanmasını sağlamak, 6 Devlet örgütündeki teftiş ve denetim sistemini geliştirmek, uygulanmasını takip etmek, gerektiğinde teftiş ve denetim yapmak, 7 Türk Devlet ve millet hayatını ilgilendiren tarihi, hukuki, idari ve ekonomik, ilmi doküman ve belgeleri toplamak, değerlendirmek ve arşivlemek, 8 Ülke güvenliğini etkileyecek ölçekteki acil durumları yönetmek ve gerekli eşgüdümü sağlamak. BAŞBAKANLIK MERKEZ ÖRGÜTÜ; 1 Başbakanlık müsteşarı ve yardımcılarından, 2 Ana hizmet birimlerinden, 3 Danışma ve denetim birimleri ile yardımcı birimlerden oluşur. Başbakandan sonraki en üst yöneticisi Başbakanlık Müsteşarıdır. BAŞBAKANLIK BAĞLI VE İLGİLİ KURULUŞLAR; Başbakana bağlı kuruluş çok olduğundan, başbakan adına Devlet Bakanları sorumludur. Devlet bakanının esas görevi 1 Başbakana yardımcı olmak ve 2 Bakanlar Kurulunda eşgüdümü sağlamaktır. Başbakanlığı bağlı kuruluşlar MGK Genel Sekreterliği, MİT Müsteşarlığı, DPT Müsteşarlığı, Atatürk Kültür Dil ve Tarih Yüksek Kurumu Başkanlığı, TÜBİTAK, TOKİ, Vakıflar Genel Müdürlüğü, Devlet Personel Başkanlığı, Gençlik ve Spor Genel Md., Yüksek Denetleme Kurulu Başkanlığı, TÜİK, Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışma Genel Md., Hazine Müsteşarlığı, Hazine Müsteşarlığı, Diyanet İşleri Başkanlığı, Dış Ticaret Müsteşarlığı, Gümrük Müsteşarlığı, Sosyal Hizmetler ve Çocuk Esirgeme Kurumu Genel Müdürlüğü, Özürlüler İdaresi Bşk, Kadının Statüsü Genel Md., Aile ve Sosyal Araştırmalar Genel Md., Avrupa Birliği Genel Sekreterliği, Basın Yayın ve Enformasyon Genel Md., Türkiye Bilimler Akademisi TÜBA, Türkiye İşbirliği ve Kalkınma İdaresi Başkanlığı TİKA, GAP İdaresi Başkanlığı. BAŞBAKANLIKLA ilgili kuruluşlara örnek TRT Kurumu Genel Md., Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumu, SPK Kurulu Başkanlığı, AA Genel Md, TC Merkez Bankası Bşk, Ziraat Bankası Genel Md. BAKANLIKLAR; Devletin üstlendiği temel kamu hizmetleri bakanlık örgütlenmesiyle yürütülmektedir. BAKANLARIN GÖREV VE YETKİLERİ; 1 Bakanlık örgütünün en üst yöneticisidir, 2 Bakanlık hizmetlerini mevzuata, hükümetin genel siyasetine, milli güvenlik siyasetine, kalkınma planlarına ve yıllık programlara uygun olarak yürütmekle ve bakanlığın faaliyet alanına giren konularda diğer bakanlıklarla işbirliği ve koordinasyonu sağlamakla görevli ve Başbakan’a karşı sorumludur, 3 Emri altındakilerin eylem ve işlemlerinden sorumludur, 4 Bakanlık merkez, taşra ve yurtdışı örgütü ile bağlı ve ilgili kuruluşların faaliyetlerini, işlemlerini ve hesaplarını denetlemekle görevli ve yetkilidir. BAKANLARIN SORUMLULUĞU 1 Siyasal Sorumluluk Görevlerine parlamento tarafından son verilebililmesidir. Bakanlar, hem kendi hem de emri altında çalışanların eylem ve işlemlerinden TBMM’ye karşı sorumludur. 2 Cezai Sorumlulu Görevleriyle ilgili suçlarından dolayı Yüce divan olarak Anayasa Mahkemesinde yargılanmasıdır. Meclis soruşturması yoluyla ortaya çıkar. TBMM kararıyla olur. Üye tamsayısının salt çoğunluğunun 275+1 gizli oyuyla alınır. Yüce Divanda yargılanması kararlaştırılan bakanın, bakanlığı düşer. BAKANLIK MERKEZ ÖRGÜTÜ ; 1 Merkez örgütü, 2 Taşra örgütü, 3 Yurtdışı örgütü, 4 Bağlı ve ilgili kuruluşlardan oluşur. BAKANLIK BAĞLI VE İLGİLİ KURULUŞLARI; 3046 sayılı Yasanın 10. Maddesinde, Bakanlığın hizmet ve görev alanına giren anahizmetleri yürütmek üzere bakanlığa bağlıolarak özel kanunla kurulan, genel bütçe içinde ayrı bütçeli veya katma bütçeli veya özel bütçeli kuruluşlar olarak tanımlanmıştır. Bağlu kuruluşlar, Başbakanın önerisi ve Cumhurbaşkanının onayıyla diğer bir bakanlığa bağlanabilir. MERKEZDEKİ YARDIMCI KURULUŞLAR MGK, DPT, Danıştay, Sayıştay, YAŞ, Yüksek Planlama Kurulu, Özelleştirme Yüksek Kurulu, Para-Kredi ve Koordinasyon Kurulu, Kamu Görevlileri Etik Kurulu, Terörle Mücadele Yüksek Kurulu, Başbakanlık Yüksek Denetleme Kurulu, Bili ve Teknoloji Yüksek Kurulu... ORTAK ÖZELLİKLERİ 1 Tüzel kişilikleri yoktur, 2 Merkezin hiyerarşisi dışındadır, 3 Belli ölçüde özerktir, 4 Kurul halinde çalışırlar, 5 Uzmanlaşmış kuruluşlardır, 6 Bazıları anayasada düzenlendiği için Anayasal Kuruluş niteliğindedir, 7 Temel işlevleri arasında kamu politikalarının oluşturulmasında hükümete ve bakanlıklara yardımcı olmak, örgütlerarası eşgüdüm ve işbirliği sağlamak, önerilerde bulunmak, danışmanlık yapmak, inceleme ve denetim yapmak. MİLLİ GÜVENLİK KURULU MGK 1961 Anayasasında öngörülmüş, 1982 Anayasasında varlığını sürdürmüştür. Anayasanın 118. Maddesine göre MGK “Cumhurbaşkanın başkanlığında, Başbakan Genelkurmay Başkanı, Başbakan yardımcıları, Milli Savunma‐İçişleri‐Dışişleri bakanları, Kara‐Deniz‐Hava Kuvvetleri komutanları ve Jandarma Genel Komutanından kurulur. İki temel görevi vardır 1 Devletin ulusal güvenlik siyasetinin tayini, tespiti ve uygulanması ile ilgili tavsiye kararları almak ve bunları Bakanlar Kurulu’na bildirmek, 2 Gerekli koordinasyonu sağlamaya yönelik görüşlerini Bakanlar Kuruluna bildirmek. İki ayda bir toplanır. Cumhurbaşkanı katılmadığında Başbakan başkanlık eder. Başbakan ve Genelkurmay başkanının önerileri dikkate alınarak Cumhurbaşkanınca düzenlenir. Kararlar, oy çokluğuyla alınır. MGK kararları “öneri” niteliğindedir. Bakanlar Kurulunca benimsendiği ölçüde hukuksal değer kazanır. TSK’NIN KAMU YÖNETİMİ İÇİNDEKİ KONUMU 1 Başkomutanlık, TBMM’nin manevi varlığından ayrılamaz ve Cumhurbaşkanı tarafından temsil olunur, 2 Milli güvenliğin sağlanmasında ve Silahlı Kuvvetlerin yurt savunmasına hazırlanmasında, TBMM’ye karşı Bakanlar Kurulu sorumludur, 3 Genelkurmay Başkanı, savaşta görevini Cumhurbaşkanı adına yerine getirir, 4 Genelkurmay Başkanı, Bakanlar Kurulunun teklifi üzerine, Cumhurbaşkanınca atanır, görev ve yetkileri kanunla düzenlenir, 5 Görevlerinden dolayı Başbakana karşı sorumludur, 6 Milli Savunma Bakanlığının, Genelkurmay ile ilgili görev ve yetkileri kanunla düzenlenir. MERKEZİ YÖNETİMİN TAŞRA MERKEZ DIŞI ÖRGÜTÜ Hiyerarşik olarak merkezi örgüte bağlıdır. İl, İlçe, Bucak ve Bölgesel Kuruluşlardan oluşur. İL YÖNETİMİ ORGANLARI 1 Vali, 2 İl Müdürü, 3 İl İdare Kurulu. VALİLERİN GÖREVLERİ 1 Yasa, tüzük, yönetmelik ve hükümet kararlarının ilanını ve uygulanmasını sağlamak ve bunun için genel emirler çıkarmak; bakanlıkların talimat ve emirlerini yürütmek, 2 İl yönetimindeki devlet dairelerinin teftiş ve denetimi, 3 İldeki kamu görevlilerinin atanması, sicil raporu düzenleme, görev yerini değiştirme gibi yetkiler, 4 Suç işlenmesini önlemek, kamu düzenini ve güvenliğini sağlamak, 5 Devletin temsilcisi olarak resmi törenlere başkanlık etmek. Valinin adalet ve askeri kuruluşlar üzerine hiyerarşik yetkisi yoktur. İL MÜDÜRLERİ İL İDARE ŞUBE BAŞKANLARI Her ilde Bakanlıkların kendi il örgütleri vardır. Vali, il müdürleri arasında eşgüdümü sağlar. İL İDARE KURULU İl genel yönetiminde valiye yardımcı olan bir kuruldur. Valinin başkanlığında, hukuk işleri müdürü, defterdar, milli eğitim müdürü, bayındırlık ve iskan müdürü, sağlık müdürü, tarım ve köyişleri müdüründen oluşmaktadır. Bu kurula başkanlık etmek üzere yardımcısını da görevlendirebilir. İLÇE YÖNETİMİ İlçe yönetiminin organları Kaymakam, İlçe Müdürleri ve İlçe İdare Kuruludur. KAYMAKAM İçişleri Bakanının, Başbakanın ve Cumhurbaşkanının imzalarını taşıyan ortak kararnameyle atanır. Bir meslek memurluğu olduğu için öğrenim ve sınav gibi koşulları vardır. İlçe sınırları içinde yasaların uygulanmasından ve kamu düzeninin sağlanmasından sorumludur. Kolluk güçleri kaymakamın emri altındadır. İLÇE MÜDÜRLERİ İLÇE İDARE ŞUBE BAŞKANLARI Bakanlıkların ilçelerde İlçe Emniyet Müdürlüğü, İlçe Milli Eğitim Müdürü, İlçe Tarım ve Köyişleri Müdürlüğü gibi örnekleri vardır. Kaymakamın emrindedirler. İLÇE İDARE KURULU Kaymakama yardımcı kuruluşlardır. Kaymakamlığın başkanlığında Yazı İşleri Müdürü, Mal Müdürü, Hükümet Tabibi, Milli Eğitim Müdürü, Tarım ve Köyişleri Müdürlüğünden oluşur. BUCAK YÖNETİMİ Mülki idarenin taşradaki en son halkadır. Bucak yönetiminden daha küçük ölçekli köy yönetimi, merkezi yönetimin hiyerarşisi içinde yer almaz. Devlet tüzel kişiliğinden ayrı kamu tüzelkişiliğine sahiptir. İl İdaresi Kanununa göre, kasaba ve köylerden oluşan bir yönetim bölümü olarak tanımlanır. Kurulması, kaldırılması, merkezinin belirtilmesi, adlarının değiştirilmesi durumları İçişleri Bakanlığının kararı ve Cumhurbaşkanının onayıyla olur. Üçe ayrılır 1 Bucak müdürü, 2 Bucak meclisi, 3 Bucak komisyonu. Bucak müdürü valiye bağlıdır. Görev yeri vali tarafından belirlenir. Yetkileri, kaymakam gibidir. BÖLGE MÜDÜRLÜKLERİ 1961 anayasası bölge düzeyinde örgütlenmeyi olanaklı kıldı. Kanun gereği birçok ili içine alan bölgesel örgütler kurulabilir. Sadece Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı, Çalışma Bölge Müdürlükleri adı altında bölge düzeyinde örgütlenmiştir. Bölge düzeyinde örgütlenmeye daha çok tüzel kişiliği bulunan bakanlığa bağlı kuruluşlar gitmiştir. Örnek Karayolları Genel Müdürlüğü, Devlet Su işleri Genel Müdürlüğü, Orman Genel Müdürlüğü, Tapu ve Kadastro Genel Müdürlüğü, İller Bankası Genel Müdürlüğü. BEN KİMİM? adlı rehberlik Etkinliği YETERLİLİK ALANI KENDİNİ KABUL Kendini Tanıtan özellikleri Söyler. OKUL ÖNCESİ REHBERLİK PROGRAMI 2012 ETKİNLİK PLANI Etkinliğin Adı BEN KİMİM? Etkinlik türü Rehberlik Bütünleştirilmiş Büyük Grup Etkinliği Yaş Grubu 48-66 Ay Etkinliği Hazırlayan Uzman Psikolojik Danışman Mahmut BEKTAŞ Yeterlilik Alanı- Kazanım ve Açıklaması Yeterlilik Alanı Kendini Kabul Kazanım No 24 Kendini Tanıtan Özellikleri Söyler. Kazanımın Açıklaması Kendisine ait kişisel özelliklerini adı, yaşı, cinsiyeti, ten rengi saç rengi, boyu, göz rengi gibi ayrıca kendisini diğer bireylerden ayıran özellikleri fark etmesi ve ifade etmesi beklenmektedir. Etkinliğin Okul Öncesi Programı 2012 Kazanımları ve Göstergeleri SOSYAL VE DUYGUSAL GELİŞİM Kazanım 1. Kendisine ait özellikleri tanıtır. Göstergeleri Adını, soyadını, yaşını, fiziksel özelliklerini ve duyuşsal özelliklerini söyler. Kazanım 8. Farklılıklara saygı gösterir. Göstergeleri Kendisinin farklı özellikleri olduğunu söyler. İnsanların farklı özellikleri olduğunu söyler. Etkinliklerde farklı özellikteki çocuklarla birlikte yer alır. Kazanım 15. Kendine güvenir. Göstergeleri Kendine ait beğendiği ve beğenmediği özelliklerini söyler. Grup önünde kendini ifade eder. Gerektiği durumlarda farklı görüşlerini söyler. BİLİŞSEL GELİŞİM Kazanım 1. Nesne/durum/olaya dikkatini verir. Göstergeleri Dikkat edilmesi gereken nesne/durum/olaya odaklanır. Dikkatini çeken nesne/durum/olaya yönelik sorular sorar. Dikkatini çeken nesne/durum/olayı ayrıntılarıyla açıklar. Kazanım 2. Nesne/durum/olayla ilgili tahminde bulunur. Göstergeleri Nesne/durum/olayın ipuçlarını söyler. İpuçlarını birleştirerek tahminini söyler. Gerçek durumu inceler. Tahmini ile gerçek durumu karşılaştırır. Kazanım 3. Algıladıklarını hatırlar. Göstergeleri Nesne/durum/olayı bir süre sonra yeniden söyler. Hatırladıklarını yeni durumlarda kullanır. Kazanım 5. Nesne ya da varlıkları gözlemler. Göstergeleri Nesne/varlığın adını, rengini, şeklini, büyüklüğünü, uzunluğunu, dokusunu, sesini, kokusunu, yapıldığı malzemeyi, tadını, miktarını ve kullanım amaçlarını söyler. Kazanım 10. Mekânda konumla ilgili yönergeleri uygular. Göstergeleri Nesnenin mekândaki konumunu söyler. Yönergeye uygun olarak nesneyi doğru yere yerleştirir. Mekânda konum alır. Harita ve krokiyi kullanır. DİL GELİŞİMİ Kazanım 5. Dili iletişim amacıyla kullanır. Göstergeleri Konuşma sırasında göz teması kurar. Jest ve mimikleri anlar. Konuşurken jest ve mimiklerini kullanır. Konuşmayı başlatır. Konuşmayı sürdürür. Konuşmayı sonlandırır. Konuşmalarında nezaket sözcükleri kullanır. Sohbete katılır. Konuşmak için sırasını bekler. Duygu, düşünce ve hayallerini söyler. Duygu ve düşüncelerinin nedenlerini söyler. Kazanım 6. Sözcük dağarcığını geliştirir. Göstergeleri Dinlediklerinde yeni olan sözcükleri fark eder ve sözcüklerin anlamlarını sorar. Sözcükleri hatırlar ve sözcüklerin anlamını söyler. Kazanım 7. Dinlediklerinin/izlediklerinin anlamını kavrar. Göstergeleri Sözel yönergeleri yerine getirir. Dinlediklerini/izlediklerini açıklar. Dinledikleri/izledikleri hakkında yorum yapar. Kazanım 8. Dinlediklerini/izlediklerini çeşitli yollarla ifade eder. Göstergeleri Dinledikleri/izledikleri ile ilgili sorular sorar. Dinledikleri/izledikleri ile ilgili sorulara cevap verir. Dinlediklerini/izlediklerini başkalarına anlatır. Dinlediklerini/izlediklerini resim, müzik, drama, şiir, öykü gibi çeşitli yollarla sergiler. Kazanım 10. Görsel materyalleri okur. Göstergeleri Görsel materyalleri inceler. Görsel materyalleri açıklar. Görsel materyallerle ilgili sorular sorar. Görsel materyallerle ilgili sorulara cevap verir. Görsel materyalleri kullanarak olay, öykü gibi kompozisyonlar oluşturur. MOTOR GELİŞİMİ Kazanım 1. Yer değiştirme hareketleri yapar. Göstergeleri Isınma ve soğuma hareketlerini bir rehber eşliğinde yapar. Yönergeler doğrultusunda yürür. Yönergeler doğrultusunda koşar. Çift ayak sıçrayarak belirli mesafe ilerler. Tek ayak sıçrayarak belirli mesafe ilerler. Belirlenen mesafede yuvarlanır. Belirlenen noktadan çift ayakla ileriye doğru atlar. Kazanım 2. Denge hareketleri yapar. Göstergeleri Tek ayak üzerinde durur. Tek ayak üzerinde sıçrar. Kazanım 5. Müzik ve ritim eşliğinde hareket eder. Göstergeleri Basit dans adımlarını yapar. Müzik ve ritim eşliğinde dans eder. Müzik ve ritim eşliğinde çeşitli hareketleri ardı ardına yapar. Materyaller Bilmece kutusu veya torbası, bilmece kartları, sınıf panosu, hareketli çocuk müzikleri cd’si. Sözcükler Bilmece, pano, kart, Kavramlar Aynı-farklı-benzer, renkler saç ve göz renkleri vb. Ortam Sınıf Ortamı Etkinlik Süreci Öğrenme Süreci Öncesindeki Ön Hazırlık Öğretmen önceden kapaklı kart şeklindeki bilmece kartlarını hazırlar. Hazırlanan bu kartların üst tarafına çocukların belirgin özellikleri yazılır. İç tarafında ise özellikleri belirtilen çocuğun fotoğrafı ya da kendisinin yapmış olduğu bir resim veya sembol bulunur. Hazırlanan kartlar etkinlik öncesinde bilmece kutusuna ya da torbasına konulur. Öğrenme Süreci Öğretmen hazırladığı malzemeleri sınıfa getirir. Öğrencilerin birbirini görecek şekilde birbirine yakın oturmaları sağlanır tercihen U biçimindeki oturma düzeni. Öğretmen elindeki bilmece kutusunu çocuklara gösterir. Öğretmen, çocuklardan özellikleri anlatılan kişinin kim olduğunu bulmalarını ister. Bilmeceler sorulur. Örneğin, “siyah ve seyrektir saçlarım, kahverengidir gözlerim, biraz da göbekliyim, üstelik her zaman gözlük takarım, bilin bakalım ben kimim?” gibi. Öğrencilerin, bilmeceleri bilemedikleri takdirde ipuçları verilir. Bilmeceyi bilen çocuk alkışlanır öğretmen çocuğa sarılabilir, hoş sözler söyleyebilir, iltifat edebilir, farklı özelliklerini belirtebilir. Öğretmen sorunun doğru yanıtını bilen çocuk ya da çocukları sınıfın ortasına alarak onlardan müzik cd’sinde çalan parçaya göre dans etmelerini ister. Diğer çocukların da elleriyle tempo tutmalarını sağlanır. Öğretmen daha sonra başka bir bilmece kartını seçer. Etkinlik tüm öğrencilerin kartları çekilinceye kadar devam ettirilir. Her sorudan sonra müzik parçası eşliğinde dansa devam edilir. Tüm çocuklar etkinlik sonunda hazırlanan panoya bilmece kartlarını yapıştırırlar. Fotoğraflar yüzeyde kalacak şekilde panoya yapıştırılarak bir sınıf panosu oluşturulur. Hazırlanan pano daha sonra sınıf kapısına asılır. Öğretmen öğrencilere şimdi bir bilmece panolarının olduğunu söyler. Bu panonun ne işe yaradığı hakkında öğrencilere sorular sorar. Öğrencilerin verdikleri cevaplardan uygun olanları vurgular. Öğretmen panoyu öğrenciler için sesli olarak bir kez daha okur. Her öğrencinin kendi bilmece kartını bulması sağlanır. Etkinliğin bundan sonraki kısmında öğrenciler kendi özelliklerini söylerler. Örnek olarak “Ben siyah ve seyrek saçlı, kahverengi gözlü, göbekli ve gözlü biriyim. Ben Mahmut Bektaş’ım” örneği verilebilir. Bu şekilde öğrencilerin kendi özelliklerini kendi sözcükleriyle ifade etmeleri sağlanmaya çalışılır. Tüm çocukların ya da istekli çocukların kendi bilmecelerini ve kişisel özelliklerini söylemelerinden sonra, öğretmen herkesin belirli özelliklere sahip olduğunun altını çizer. Hepimizin birbirinden farklı olduğunu ve farklı olmanın güzel olduğunu belirterek etkinlik sonlandırılır. Dikkat Edilmesi Gereken Noktalar Bilmece kartlarının açık ve anlaşılır biçimde önceden hazırlanması gerekmektedir. Ayrıca öğretmen bu etkinlik sırasında olumsuz bir anlam taşıyacak bir özellik söylememeye ve öğrencilerin de olumsuz nitelemeler kullanmalarını önlemelidir. Ayrıca müziğin başlaması ve bitişi iyi ayarlanmalıdır. Çok uzun parçaların seçilmemesine özen gösterilmelidir. Öğrencilerin dans ederken başkalarına zarar vermemeleri için gerekli önlemler alınmalıdır. Öğrencilerin bilmeceler sırasında hem öğretmeni hem de birbirlerini dinlemeleri sağlanmalıdır. Çocukların bilmecelerde geçen belirgin özellikleri tekrar etmeleri sağlanmalıdır. Değerlendirme Etkinlik sonunda öğrencilere aşağıdakilere benzer sorular sorularak etkinliğin değerlendirmesi yapılır. Biz bu etkinlikte neler yaptık? Hangi arkadaşınızın özelliğini hatırlıyorsunuz? Kendinizdeki hangi özelliği daha çok seviyorsunuz? Annenizin özellikleri nelerdir? Babanızın özellikleri nelerdir? Kardeşinizin özellikleri nelerdir? Birbirimizi tanımak için neler yaptık? Sizinle aynı özelliklere sahip olan kimlerdi? Sizden farklı özelliklere sahip olan kimlerdi? Bu etkinlik sırasında neler hissediyorsunuz? türünden sorular sorulabilir. Ayrıca çocuklarla ilgili başka hangi bilmecelerin üretilebileceği sorulur. Çocuklardan da arkadaşlarının özelliklerini ipucu vererek bilmeceler sormaları istenebilir. Aile katılımı Aileden de evde birbirlerinin özelliklerini vurgulayan bilmeceler sormaları istenir. Yakın aile çevresi de etkinliğe dâhil edilebilir. Önerilen Diğer Etkinlikler Bu etkinlik ayrıca önce öğrencilerin fotoğrafları gösterilerek daha sonra öğrencilerin kendi bilmece sorularını üretmeleri istenerek de yapılabilir. Ayrıca fotoğraf yerine öğrenciler de sırayla ortaya gelerek, onlar hakkında bilmeceler tüm sınıfça birlikte üretilebilir. Uyarlama sınıfta Dikkat Eksikliği ve Hiperaktivite Bozukluğu olan Bir öğrenci var ise Bu etkinlik sırasında çalınan müziklerde hiperaktivitesi olan öğrencinin de dansa katılması sağlanabilir. Bu mesaj 'en iyi cevap' seçilmiştir. Alıntı Misafir adlı kullanıcıdan alıntı arkadaşlar şunların açıklamasını kısa bir şekilde yaparsanız bana çok ardımcı olmuş olacaksınız 1-kişinin kendisiyle iletişimi 2-kişiler arası iletişim 3-grup iletişimi 4-örgütsel iletişim 5-kitle iletişimi iletisim kisinin kendisiyle baslar. Insanin cevresiyle saglikli iliskiler kurabilmesi icin her seyden once kendisiyle barisik olmasi ve kendisini iyi tanimasi gerekir. Dolayisiyla kendini tanima birey icin cok onemli bir olgu olarak karsimiza cikmaktadir. Zira, ancak kendisini iyi taniyan bir kisi gecmis, simdi ve gelecegiyle ilgili dusunsel ve duygusal surecleri dogru ve tutarli bir sekilde degerlendirebilir. Kendini taniyan birey gercek duygu ve dusuncelerinin farkina varabilirken, kendini tanimayan bir kisi ise gercek duygu ve dusuncelerinin ne oldugunu asla anlayamayacaktir. Kendini tanimayan bir kisinin, kendisiyle barisik olmasi da mumkun olmayacagindan, bu tur insanlar her an her seye kizarak, tepki vermeye hazir olduklarindan adeta patlamaya hazir saatli bir bomba konumundadirlar. Bunlarin tepki verdikleri ve kavga ettikleri kisiler ise cogu kez yakin arkadaslari ve aile cevresindeki insanlardan olusmaktadir. Bunlar kendi ic dunyalarinda olup bitenleri bile tam olarak kavrayamadiklarindan, dis dunyayi etkilemek bir yana, kendi disinda gelisen olaylarin kendisini nasil etkiledigini de asla bilemezler. Diger yandan kendini taniyan ve kendiyle barisik olan bir kisi, ic ve dis dunyasindaki tum olaylarin farkindadir. Cevresindeki insanlarin kendisini nasil etkiledigini ve kendisinin de cevresini nasil etkiledigini bilmesi nedeniyle de kendi hayatini yonetebilmektedir. Kisinin kendi ic dunyasini gozlemlemesi, ihtiyaclarinin farkina varmasi, amacina uygun bir sekilde dogru zaman ve yerde dogru tepkiler verebilmesi kendini tanimanin sonuclari olarak karsimiza cikar. Dolayisiyla kendini iyi taniyan ve kendi beden dilini iyi bilen bir kisinin, kendini ifade etme becerisi de geliseceginden, diger insanlarla iletisim kurmasi da kolaylasacaktir. Bir insanin baskalarini sevebilmesinin yolu, kendini sevmesinden ve kendiyle barisik olmasindan gecmektedir. Kendini sevmeyen ve kendiyle barisik olmayan bir insan, ne diger insanlari sevebilecek, ne de onlarla barisik olabilecektir. Kisinin kendini sevebilmesi icin, kendisini dogru deger ve ilkeler cercevesinde gelistirerek saglam bir karakter insa etmesi gerekmektedir. Karakter insa ederek esas temeli olusturamayan biri, diger insanlarla dogru ve saglikli bir iletisim kuramayacagindan, dayanisma icerisinde de olamayacaktir. Dolayisiyla bireyin diger insanlarla dayanisma icerisine girebilmesi icin onemli olan unsur, bilgisi, zekasi ve kullandigi iletisim teknigi degil, kendi karakteridir. Bir baska ifadeyle soz ve davranislarinin bireyin ozunu temsil etmesidir. Kisinin faaliyetlerini belirleyen, degistiren ve surekliligini saglayan bir amaci bulunmaktadir .Bu amac ruhsal hayati sekillendirmektedir. Organizmanin dusunme ve cevreye uyma zorunlulugu bireyin dusunmesine ve hayal kurmasina neden olmaktadir. Ruhsal hayatla ilgili tum olaylar, gelecekteki herhangi bir duruma hazirlik amaci tasimaktadir Bir insanin amacini bilmek, o insanin hareket ve davranislarinin ne anlama geldigini de tahmin edebilmenin kapisini aralamaktadir. Kisinin amacini bilmek amacina ulasmak icin yapmis oldugu hazirliklarin kisi icin ne denli onemli oldugunu anlamayi saglamaktadir. Bu sayede o insanin amacina ulasmak icin nasil bir yol izleyebilecegini de tahmin etmek mumkun hale gelecektir. Dolayisiyla bir insanin amacini bilmek, davranis seklini de onceden kestirmemize yardimci olmaktadir. İki kişi arasında yüz yüze gerçekleşen iletişim. Kişiler arası iletişim genellikle kendiliğinden ve teklifsizdir. İletişimi gerçekleştirenler birbirlerinde sürekli geri bildirim alırlar. Roller görece esnektir. Çünkü taraflar nöbetleşe gönderici ve alıcı olarak iletişimde bulunurlar. Bu iletişimin gerçekleşmesi sırasında bireyler genellikle aynı fiziksel ortam içerisinde bulunurlarMutlu,1994. Gelişen teknolojiyle beraber kişiler telefon ve chat gibi iletişim alanındaki teknolojiden yararlanarak iletişim kurmaktadır. Kişiler arası iletişimi bir şema ile gösterecek olursak; İletişim birey A'dan birey B'ye olduğu gibi aynı şekilde Birey B'den Birey A'ya doğru da olabilir.Usluata, 1991, Burada bireyler arasında sürekli bir geribildirim gerçekleşmektedir. Geribildirimin olmadığı takdirde iletişim gerçekleşmez, iletim gerçekleşir. İletişim çift taraflı iletim ise tek taraflıdır. Kişiler arası iletişimin diğer bir tanımına göre de başkalarını tartıp, varılan yargıya göre davranma sanatıdır.Usluata, bir tanıma göre de kişiler arası iletişimDökmen, kaynağını ve hedefini insanların oluşturduğu iletişimdir. Karşılıklı iletişimde bulunan kişiler, bilgi-sembol üreterek, bunları birbirlerine aktararak ve yorumlayarak iletişimi sürdürürler. Bazı araştırmalara göre ise her türlü iletişimi kişiler arası iletişim saymamak lazımdır. Yapılan bir araştırmaya göre bir iletişimin kişiler arası iletişim sayılabilmesi için 3 şart aranır 1. Yüz yüze olması 2. Katılımcılar arasında bir mesaj alışverişinin olması 3. Söz konusu iletişim sözlü veya sözsüz nitelikte olmasıdır. Örneğin yazışmalar kişiler arası iletişim sayılmaz. Bu çok sayıda tanımın buluştuğu nokta kişiler arası iletişimin psikolojik nitelikli bir bilgi alışverişi olduğudur. Bu arada bir noktayı belirtmekte yarar var; sadece sosyal roller arasında kurulan ilişkiler kişiler arası iletişim değildir. Kişiler arası iletişimin olması için mutlaka o sosyal rolün dışına çıkılmalıdır. Örneğin hoca ile öğrenci arasındaki iletişim sadece derse yönelikse bu kişiler arası iletişim değildir. Ne zaman ki dersin dışına çıkılıp kişisel konulara girilince o zaman kişiler arası iletişim gerçekleşmiş oluyor. Yine bir tanıma göre de kişiler arası iletişim Usluata, başkalarından ayıran özellikler, kişisel tutumlar, düşünceler, beğeniler belirlenecek biçimde bir bilgi alışverişi yapıldığında gerçekleşmektedir. Kişiler arası iletişimin en karmaşık aracı olan konuşma; bilgi aktarma, başkalarının davranışlarını yönlendirmeyle, buyruklarla , kimi kez şakayla, kimi kez saldırgan kırıcı sözlerle karşıdakini etkilemek için kullanılır. Kişiler arası iletişim kendini iki şekilde gösterir. Sözlü ve sözsüz. Sözlü iletişimde konuşma en önemli yeri tutarken sözsüz iletişimde ise , yüz anlamları, göz hareketleri, bedenin duruşu, giyinmeyi , sesin özelliklerini içeren bu iletişim beden dili olarak bilinir.Usluata, Kişinin bedensel duruşu kişinin içinde bulunduğu duygusal durumu açıklayabilir. Örneğin , kızgınlık, ilgisizlik , utanma, kararsızlık vb.Usluata, Grup iletişimi de kişiler arası iletişimi etkileyen önemli bir faktördür. Örneğin aile bir gruptur ve bu grubun içerisinde kişiler arası iletişim gerçekleşmektedir. Grup içerisinde de alt gruplar oluşabilir ve de bunlar daha çok daha derin ilişki içerisinde olabilirlerArkonaç, 1993 Aynı grubun üyesi olan kişiler arasında mutlaka iyi ilişkilerin olması beklenemez. Örneğin sizinle aynı siyasal görüşte olanların oluşturduğu grubun içerisinde hoşlanmadığınız ve iletişim kurmak istemediğiniz kişiler olabileceği gibi sizin karşıt olduğunuz grup içerisinde yer alan fakat çok hoşlandığınız ve iletişim kurmak istediğiniz insanlar da olabilir. Karşıdaki insanla iletişim kurmaya nasıl başlanılacağı, iletişimin sürdürülüp sürdürülmeyeceğine karar vermeden önce diğer kişinin tutumlarının duygularının kişilik yapısının hakkında bilgi sahibi olunması başarılı bir iletişim için gereken unsurlardandır. Aksi takdirde şakacı bir insana çok ciddi davranırsanız başarısız sonuçlar elde etmiş olursunuz ve o kişiyle iletişimi sürdürmekte büyük güçlüklerle karşılaşabilirsiniz. Bir insanın diğer bir insanla iletişime geçmesinin sayılamayacak kadar çok nedeni olduğu söylenebilir. İnsanlar genellikle bir ihtiyacını karşılamak için iletişimde bulunurlar. Bunun yanında şu nedenlerin de iletişim kurmada etkili olduğu söylenebilir 1. Tanıma insanlar daha önceden tanıdığı kişilerle daha kolay iletişimde bulunurlar. 2. Çekici bulma İnsanın içerisinde çekici bulduğu kişiye karşı daha çok iletişim kurma isteği olduğu söylenilebilir. 3. Zorunluluk bazen bazı işlerimizi görmek için bazı insanlarla iletişim kurmak zorunluluğu doğar. Örneğin kütüphaneden kitap ödünç almak isteyen bir insanın zorunlu olarak kütüphane çalışanları ile iletişim kurması gerekebilir. 4. Benzer özelliklere sahip olma ilgi alanları birbirine yakın olan insanların daha kolay iletişim kurdukları söylenebilir. Örneğin aynı futbol takımının taraftarı olan insanlar daha kolay iletişime geçebilirler. Örgütler insanların gereksinimleri karşısında ortaya çıkan yapılardır. Yeryüzündeki ilk örgütler,insanların birtakım gereksinimlerini karşılamak amacıyla verdiği uğraşlar sırasında,bu ihtiyacını başka birinin ya da birilerinin yardımı olmaksızın karşılayamacağını anlamasıyla ortaya çıkmıştır. 1 Böylece insanlar,sosyal hayatın başlangıçından itibaren bilgi,kabiliyet,güç ve zamanlarının kendi istek ve gereksinimlerini karşılamada yetersiz olduğunu anlamış ve her zaman işbirliği yapma ihtiyacı duymuştur. Bu nedenle de,ortak amaçlarını gerçekleştirmek için belirli yapı,kural ve süreçlerle bağımlı olarak bir araya gelmişlerdir. 2 İnsanların her türlü gereksinimlerini karşılamalarında bireysel çabalarına göre,örgütsel çabaların daha etkili olması nedeniyle,örgütlerin sayısı ve türleri de insan ihtiyaçlarına paralel olarak artmış ve önemli boyutlarına ulaşmıştır. Devletten aileye,kar amaçlı işletmelerden vakıflara,üretim sektöründen hizmet sektörüne değin küçük ya da büyük kar amaçlı ya da kar amaçsız bir takım örgütler oluşmuştur. 3 Sürekli değişim ve gelişim gösteren toplumsal yapı içinde bilginin teknolojik yeniliklerle hızla akışı,insanların ait olduğu örgütlere daha bağımlı hale getirmektedir. Değişsen toplumsal yapı içinde örgütlerde süreç içerisinde değişim ve gelişim göstermişler insanların ihtiyaçlarına yanıt verecek nitelik kazanmaktadırlar. Bu nedenlerle örgüt toplumla bir denge sağlamalıdır. Bu yapı örgütte açık bir sistem ve karşılıklı etkileşim sağlamaktadır. Örgütler de biyolojik ya da mekanik sistemler gibi bir çok parçadan oluşmuş birer toplumsal sistemlerdir ve bunlar diğer açık sistemler gibi çevreden girdi alıp onu işleyen ve çevreye çıktı veren birere açık sistemdir. Bu özelliği ile örgütler toplumla karşılıklı etkileşimi yerine getiren bir fonksiyona da sahiptirler. 4 Örgüt özünde bir grup insanın belli amaçlar doğrultusunda tasarlanmış işbirliğine dayanan birlikteliği ile oluşan toplumsal bir sistemdir. İnsanları bir araya getirecek ve birbirleriyle etkileşim içinde bulunmalarını sağlayacak temel unsur “ortak amaç” belirli hedeflere ulaşmada “biçimsel yapı” içinde bir araya geldiklerinde örgütü yaratmış olurlar 5 Aileler,cemaatler,küçük gruplar,arkadaş grupları gibi,üyeleri arasında etkileşimin,üyelerin birbirine karşı besledikleri duygularını,her üyenin rolünü,faaliyet ve görevlerinin zamanla oluşup geliştiği örgütler sosyal örgütlerdir. Sosyal yaşamın tüm etkileşimlerinde yer alan iletişim olgusu,çağın hızla değişen rekabet ortamlarında yer alan örgütler açısından da büyük önem taşımaktadır. Örgütler,”üretim” için bir araya gelmiş,değişik görüş ve bilgilere sahip,farklı ama ortak amaca ulaşmak için bir birlerine bağlayan örgütsel iletişimin sistemleri ise üretime yönelik,uzlaşmayı salamaya yönelik sistemlerdir. Daha geniş bir acıdan bakıldığında ,örgütler,yalnız üretime yönelik örgüt içi işbirliği ve ortak görüş sağlama çabasının dışında “dış dünya” ile ilişki kurma çevreden aldıkları bilgiyi örgüte içindeki bilgi işlem merkezlerine aktarıp bir strateji oluşturarak belirsiz,rekabetçi ve dinamik çevre şartlarına uyum gösterebilme çabasının da içerisindedirler. Gerek örgüt içerisindeki uyum,ortak görüş ve koordinasyon sağlamaya,gerekse de örgüt dışı adaptasyon ve bilgi giriş çıkışına yönelik bu eylemlerdeki başarı,örgütlerde etkin bir iletişim oluşturmakta saklıdır. 6 Bu nedenle örgütlerde iletişimin önemi her geçen gün artmaktadır. Teknolojinin gelişmesi ile hızla gelişen iletişim akışı,örgütlerin büyümesi ve karmaşık hale gelmeleri,alanlarına göre uzmanlaşması öğütlerde iletişimin öneminin artmasının etkenleridir. İletişim,örgütlerde yöneticilerin doğru kararlar almalarına yardım eden temel bir öğedir. Özellikle yöneticilerin yetki boyutlarının diğer işgörenlerle göre oranla geniş olması ve alacağı kararların işletmenin geleceğini doğrudan etkileyecek olması,yöneticilere verilen bilgilerin doğru olmasını gerekli kılmaktadır. Aksi taktirde,yöneticilere verilecek yanlış ve eksik bilgiler işletmelerde çalışan tüm işgörenlerin çalışmalarını bozacağı gibi işletmeyi olumsuz yönde etkileyecektir. 7 Örgüt amaçlarının belirlenmesinde ve bu amaçlara ulaşılabilmesi için,örgütte bir iletişim sisteminin kurulmasına gereksinim vardır. İletişim sisteminin statik durumdan dinamik duruma gelişini ise,iletişim araçları sağlar. Örgüt içinde etkili iletişimin meydana gelmesinde kullanılan yöntem ve araçların önemi büyüktür. Örgüt olgusunu yaratan ve örgütün bis sistem olarak işleyişinde,örgütteki tüm öğeleri birbirine bağlayarak bütünlüğünü sağlayan iletişim sürecidir. Bu süreç,örgüt içinde çeşitli nedenlerle bağlı olarak tam anlamıyla işletemediğinde bireyi ve dolayısıyla öğütteki olumsuz yönde etkileyebilecektir. Örgüt içinde etkin iletişimi engelleyen faktörler başlıca dört ana grupta toplanabilinir. Bunlar; işgörenden kaynaklanan,yöneticiden kaynaklanan,örgüt yapısından kaynaklanan ve fiziksel ortamdan kaynaklanan etmenlerdir. 8 Özetlersek, Toplumsal yaşamda var olmamız ve üretebilmek,bunu davranışlara dönüştürebilmek,ancak iletişim süreciyle gerçekleşir. Bu iletişim sürecinin en karmaşık olanı ise ; “örgütsel iletişim”dir. Çünkü diğer iletişim süreçleri örgütsel iletişim süreci kapsamında gerçekleşir. Bir örgütün başarısı,çalışanlarının örgüt amaçlarının ve hedeflerinin bilincinde olmalarına bağlıdır. Örgütsel iletişim bireyler arasında koordinasyonu sağladığı gibi,aynı zamanda çalışanların bireysel amaçları ile örgütün amaçlarının paralellik göstermesi yönünde mesajlar içerir. Kemal GÖKCAN İnsanlar güncel olayları, kitle iletişim araçları sayesinde öğrenir ve takip ederler. Bu yüzden günümüzde kitle iletişim araçları, yasama, yürütme ve yargı organları yanında dördüncü bir güç olarak kabul edilmektedir. İnsanlar aslında iletişimi, haberleşmeyi yüz yüze yaparlar. Ancak zaman geçip toplum her gün biraz daha karmaşık nitelik kazanınca mesajlar yöneltilecek gruplar büyük genişlik kazanır ve yüz yüze haberleşme, iletişim yetersiz hale gelir; kişinin artık bildiği, tanıdığı komşusuna değil, tanımadığı, ilk ilişkiler içinde bulunmadığı diğer insanlara mesajlar yöneltmesi gerekir. Bu olgudan doğan iletişime tali, ikinci türden iletişim, haberleşme denir. işte bu nitelikteki haberleşmenin bazı tekniklerle, belirli bir teknoloji uygulanarak çoğaltılıp güçlendirilerek, çok sayıda kişiyi etkileyecek biçime getirilmesine kitle haberleşmesi mass communication adı verilir ve kullanılan araçlara da kitle haberleşme araçları mass-media denilir. Kitle İletişim Araçları ve daha fazlası için tıklayın Birçok insan tarihe damga vuran kişilerin batılı olduğunu düşünmektedir. Türk – İslam coğrafyası da bilimde çok önemli türk islam bilim adamları yetiştirmiş ve bu insanlar bugün ki bilimin temellerini atmıştır. Bir bakıma, aşağıda hikayelerini anlattığımız bilim insanları bugün ki batılı bilim adamlarının ortaya çıkmasına vesile olmuştur. Hem İslam hem de Türk coğrafyasının bilim adamlarını sizler için kısa bir şekilde anlatmaya Ali KuşçuTimur İmparatorluğu ve Osmanlı İmparatorluğunda yaşayan Ali Kuşçu, astronomi ve matematik alanlarında çok değerli çalışmalara imza atmıştır. Muhammediye adlı matematik kitabı ile Fethiye adlı astronomi kitabı en önemli eserleri arasında yer almaktadır. Türk islam bilim adamlarından olan Ali Kuşçu fethiye eserini, Fatih Sultan Mehmet’e İstanbul’un fethinden sonra hediye Kemaleddin Farisi1300’lü yıllarda yaşamış olan Farisi, yaşadığı dönemde matematik, fizik ve astronomik çalışmaları ile öne çıkmıştır. Her ne kadar hakkında çok bilgi olmasa da İran’da yetişmiş aslen Türk bir bilim adamıdır. Optik alanında çok değerli çalışmaları BiruniBugün ki Özbekistan topraklarında doğan Biruni, dönemin en iyi alimlerinden eğitim almıştır. En meşhur eseri olan Kitab’üt-Tahkik Ma li’l-Hind’i Hindistan’da yaşadığı dönemlerde kaleme almıştır. Aristo ve Arşimet’den çok hakkında birçok çalışmaya imza atan Biruni, Jeodezi biliminin kurucusu olarak kabul edilmektedir. Geliştirmiş ve kullanmış olduğu birçok alet günümüzde kaybolmuştur. Newton’dan 700 sene önce yer çekimi hakkında ki ilk hesaplamaları El CezeriSibernetik iliminin kurucusu olarak kabul edilen El Cezeri, döneminde su, elektrik veya herhangi bir mekanik malzeme olmamasına rağmen birçok makine icat etmiş ve yaşadığı dönemin çok ilerisinde olmuş önemli bir bilim insanıdır. Robot’un babası olarak kabul edilen El Cezeri,1206 yılında Türkiye topraklarında vefat etmiştir. Eserlerinden en önemlisi olarak kabul edilen Güneş Saati, bugün Diyarbakır Ulu Camii’nde yer Piri Reis 1465-1554Osmanlı denizcilerinden olan Piri Reis, tarihte ki ilk Dünya haritasını çizen haritacı, denizci ve coğrafyacı olarak anılmaktadır. Çizdiği harita hala daha esrarını korurken daha keşfedilmemiş olmasına rağmen Atlas Okyanusu, İber Yarımadası, Afrika’nın batısı ve Amerika’nın doğusu haritasında başarılı bir şekilde ve kıtalar haritaya aktarılırken belirli bir hata oranı ile aktarılmaktadır. Piri Reis’den elimizde kalan harita da ki hata oranı bugün bile hala daha oldukça düşük kabul Kaşgarlı Mahmud 1008 – 1105En ünlü eseri Divan-i Lugati’t Türk olan Kaşgarlı Mahmud, bu çalışmasını Türk Sözlüğünün Divanı adı ile isimlendirmiştir. İslam öncesi ve sonrası Türk tarihinin en iyi anlatıldığı kitabın yazarı olan Kaşgarlı, Türkler ile Araplar arasında bir köprü kurması neticesi ile çok önemli bir bilim insanıdır. Birçok ansiklopedik çalışmaları Ömer Hayyam 1048-1131Matematik alanında ki yaptıkları ile adeta bir devrim yapan Ömer Hayyam, Binom ve Pascal üçgenini bulan kişidir. Matematik alanında deha olmasının yanında edebi alanda da çok eserleri bulunmaktadır. Hem Matematik hem de edebi alanı aynı anda bu kadar kuvvetli olan başka bir bilim insanı İbni Sina 980 – 1037Bugün hala daha yazdığı kitaplar Tıp alanında mihenk taşı niteliğinde olan İbn-i Sina, Modern Tıbbın Babası olarak görülmektedir. Tıp, psikoloji, jeoloji, fizik ve astronomi konularında bir deha olarak görülmekte ve çağının ötesinde bir insan olarak kabul edilmektedir. Avicenna adı ile yazdığı El-Kanun kitabı en ünlü El-Harezmi 780 – 850Bugün ki Bilgisayarların sistemlerinin 0 ve 1’den oluştuğunu varsayarsak, El-Harezmi 0 ve X bilinmeyeninin icat eden kişidir. Matematik, astronomi ve coğrafya alanlarında kendini çok iyi geliştirmiştir. İran asıllı olarak bilinse de aslen Türk asıllı bir bilim adamıdır. Matematiğin babası olarak Evliya Çelebi 1611 – 1682Bir başka Osmanlı döneminde yaşayan bilim insanı ise Evliya Çelebidir. Yazdığı seyahatname de birçok ülkeyi gezerek topladığı bilgiler yer almaktadır. 10 ciltlik olan bu eser, Çelebi’nin gezdiği yerlerin tarihi, halkın özelliği, dili, dini ve kıyafetlerine kadar birçok bilgi içermektedir. Yaşadığı dönem hakkında çok detaylı bilgiler içeren bu kitap, birçok tarih araştırmacısı tarafından kaynak kitap olarak Hezarfen Ahmed Çelebi 1609 – 1640Yine Osmanlı İmparatorluğu döneminde İstanbul’da yaşayan Ahmed Çelebi, geliştirdiği kanatlar ile ilk uçan bilim adamı olma unvanına sahiptir. Kendinden önce büyük bir hüsranla sonuçlanan İsmail Cevheri’nin kanat projesini detaylı bir şekilde incelemiş ve Cevheri’nin yanlışlarını tespit etmiştir. Lodoslu bir havada Galata Kulesinden Üsküdar’a kadar olan yaklaşık 3 kmlik bir mesafeyi uçarak geçmiş ve başarılı bir şekilde iniş yapmıştır. Bugün havacılık tarihinin en önemli isimleri arasında yer Katip Çelebi 1609 – 1657Türk islam bilim adamları listesinin 1 numarası olan osmanlı İmparatorluğu döneminde yaşamış Katip Çelebi, tarih ve coğrafya alanında ilim sahibi bir insan olmakla birlikte biyografi ve bibliyografi alanlarında da birçok eser vermiştir. Bilinen 10,000 den fazla kitabı olan Çelebinin çalışmaları adete bir ansiklopedik eser tadındadır. Eserleri zamanında; Mısır, Almanya ve İstanbul da basılmış ve Cihannüma adlı eseri, en eski coğrafya kitabımız olarak sayılmaktadır. Matbaayı getiren kişi olan İbrahim Müteferrika’nın basım evlerinde çoğaltılan eserleri tüm Avrupa’ya örnek olmuş ve birçok Avrupalı tarafından okunmuştur.

belirli bir alanda kendini yetiştirmiş kişinin özelliği